HALKLARIMIZA VE KAMUOYUNA

Başurê Kürdistan’daki siyasi güçler sadece işgal saldırılarına ortak olmuyorlar...

Türk devleti Xakurke işgal hareketiyle birlikte sivillere yönelik saldırısını artırmıştır. Özellikle hava saldırılarıyla sivilleri katletmektedir. Hava saldırılarıyla Xakurke, Goşine, ve Kandil Kortek’te şehit edilen insanlarımızı rahmetle anıyor, yaralılara şifalar, ailelerine başsağlığı diliyoruz.

Xakurke, Goşine, Kandil ve Behdinan’da sivil yerleşim yerleri ve sivillerin arabaları bombalanarak sivillerin katledilmesi işgal harekatının bir parçası olmaktadır. Böylece işgal ettiği alanlarda sivil yerleşim alanlarının boşaltılması amaçlanmaktadır. Siviller katledilerek bunu gerillanın varlığıyla açıklayıp KDP ve YNK PKK ile karşı karşıya getirilmek istenmektedir. Başurê Kürdistan’daki yöneticilerin açıklamaları ve Başurê Kürdistan’daki bir kısım basının sivillerin katledilmesini bir çatışma olarak yansıtması da Türk devletinin saldırılarını meşrulaştırmakta ve teşvik etmektedir.

Kandil’in Kortek alanında sivillerin katledilmesi de Türk ordusuyla gerillalar arasındaki çatışma olarak yansıtılmıştır. Sivillerin vurulduğu Kortek alanında hiçbir gerilla üslenmesi ve birimi bulunmamaktadır. Köylülerin şehirlere gidiş yolu olan ana asfalt yol üzerinde sivil arabalar vurulmuştur. Türk ordusundan hiçbir askeri birliğin bulunmadığı ve hareketliliğinin olmadığı alandaki sivillerin katledilmesinin bir çatışma olarak yansıtılması tamamen maksatlı ve Türk devletinin saldırılarını meşrulaştırma amaçlıdır. Bu gerçeklik Başurê Kürdistan’daki bir kısım basının Türk devletinin işgaline ve saldırılarına nasıl ortak olduklarnıı gözler önüne sermiştir.

AKP-MHP iktidarının Medya Savunma Alanları ve Başurê Kürdistan’a yönelik saldırılarında katledilen siviller konusunda Başurê Kürdistan yönetimi, KDP ve YNK’nin herhangi bir tepki vermemesi kabul edilemez bir durumdur. Başurê Kürdistan halkımız ve tüm Kürt kamuoyu bu durumu şaşkınlıkla ve esefle izlemektedir. Kürt halkının temsilcileri olduğunu iddia eden yönetimlerin ve siyasi güçlerin halkın katledilmesine bu kadar sessiz kalmaları hiçbir gerekçeyle izah edilemez. Kendi halkının katledilmesine sessiz kalanların politikaları tabi ki sorgulanır ve değerlendirilir. Sivil halkın katledilmesine sessiz kalanların yönetim meşruiyeti ve halkın temsilcileri olma iddiası tartışılır hale gelir. Güney Kürdistan yönetimi, KDP ve YNK katliamlara sessiz kalarak kendilerini bu duruma düşürmüşlerdir.

AKP-MHP ittifakının savaş politikalarını ve Başurê Kürdistan’a yönelik işgal harekatını sadece PKK’ye yönelik olarak değerlendirmek tarihi bir gaflet olmaktadır. Kuzey Irak’ta yaptığımız hatayı Rojava’da, Suriye’nin kuzeyinde yapmayacağız, diyen bir AKP iktidarı vardır. Bağımsızlık referandumu ve Kerkük krizi sırasında gösterilen tavırlar hala tüm sıcaklığıyla ortada durmaktadır. Lozan bir başarı değildir diyerek Musul ve Kerkük vilayetlerini, yani Başurê Kürdistan’ı kendi toprakları sayan bir zihniyet ve amaç bulunmaktadır. Bunu Kürtlerin ve Türklerin ortak vatanıdır diyen Misakı Milli anlayışıyla değil, Kürt varlığını reddeden ve tüm Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı olarak gören bir anlayışla dile getirmektedirler. Bu da Başurê Kürdistan’ı işgal, ilhak ve Kürtleri Bakurê Kürdistan’da olduğu gibi soykırıma tabi tutma amaçlıdır. Bu gerçeklik ortadayken Türk devletinin işgal saldırıları ve sivil katliamlarına sessiz kalmak bu işgal, ilhak ve soykırım amaçlı politikalara ortak olmak anlamına gelmektedir.

Başurê Kürdistan’daki siyasi güçler sadece işgal saldırılarına ortak olmuyorlar. Türk istihbarat örgütüyle ilişki içinde istihbarat vererek gerilla alanları vurdurulmakta, yüzlerce gerillanın katledilmesine ortaklık yapılmaktadır. MİT’le sıkı ilişki içinde gerilla noktaları ve PKK yöneticilerinin yerleri tespit edilip hava saldırılarıyla vurdurulmaktadır. Böyle onlarca olay yaşanmıştır. Bu saldırılarda Güney Kürdistan’daki istihbarat birimlerinin Türk MİT’i ile işbirliği yaptığına dair birçok bilgi ve bulgu elimizde bulunmaktadır. Gelinen aşamada artık bu tür durumlara müsaade etmeyeceğimiz, gerekli önlemleri alacağımız ve ilgili kişilerden hesap soracağımız açıktır. Bu tür durumlarda Türk istihbaratıyla ilişki içinde olanlar sorumlu olacaktır.

Herhangi bir Kürt siyasi gücünün başka bir Kürt siyasi hareketinin savaştığı güçlerle ilişki içinde olması, istihbarati bilgi vermesi kabul edilemez. Özgürlük Hareketi olarak Başurê Kürdistanlı siyasi güçleri Kürdistan’a yönelik işgal harekatına karşı tutum almaya ve Türk devletine istihbarat verenlerin önüne geçmeye çağırıyoruz. Kürt Özgürlük Hareketine yönelik saldırıların ve işgal harekatının Başurê Kürdistan ve tüm Kürdistan halkına yönelik saldırılar olduğunu bir daha hatırlatmak istiyoruz.

Başurê Kürdistan halkını, sivil toplum örgütlerini ve tüm demokratik güçleri de Kürdistan’a yönelik işgal hareketine karşı seslerini yükseltmeye ve Özgürlük Hareketimize karşı Kürt düşmanlarıyla işbirliği yapanlara karşı tutum alarak Özgürlük Hareketimizin işgale ve her türlü saldırıya karşı yürüttüğü mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz.

 

 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı

29 Haziran 2019