Adanmış Hayatlar

OZAN MİZGİN GERİLLACILIK VE SANATI BİRLİKTE YÜRÜTEN ÖNCÜ KOMUTANDI

Mizgin yoldaşların direniş çizgisi, bugün AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratarak Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin zafer garantisi haline gelmiştir.   

XALİDE ENGİZEK

Yeni bir Mayıs şehitler ayına “Özgürlüğü Sağlama Zamanı” Hamlesiyle girmiş bulunuyoruz. Düşmanın her alanda topyekun saldırılarına karşı Kürdistan Özgürlük Gerillası, Kürt halkı ve dostları dünyanın başına bela olmuş AKP-MHP faşizmine karşı yılmaz bir mücadele içerisindedirler. Bu temelde yeni bir Mayıs şehitler ayında büyük şehitlerimiz Haki Karer ve Mizgin yoldaşlar şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.

Evet 11 Mayıs 1992 tarihinde gerillacılıkla sanatı birlikte yürütmenin öncülerinden olan Ozan Mizgin yoldaşın Garzan Eyalet Komutanlığı görevini yürütürken Tatvan’da şehit düştüğünü biliyoruz. Yine bilindiği gibi Kürdistan halkının varlığını ve özgürlüğünü sağlayan yagane güç, her türlü bedel vermeyi göze alarak verilen mücadele ve onun kahraman şehitleri olmaktadır.

 

Kürdistan Özgürlük Devrimi şehadet çizgisinde gerçekleşen bir devrimdir

 

Kürdistan’da şehit kanıyla sulanmamış, şehadet temelinde ortaya çıkmamış hiçbir devrimci ve özgürlükçü gelişme yok gibidir. Bu bakımdan da Kürdistan Özgürlük Devrimi şehadet çizgisinde gerçekleşen bir devrimdir. Bu temelde yani bir Mayıs şehitler ayında geçmişin deslerini çıkarmak, böyle kapsamlılaşmış ve yoğunlaşmış mücadele sürecinin görev ve sorumluluklarını doğru anlamak, önümüzdeki süreçte başarılı bir biçimde mücadele yürütüp sonuç alabilmek için gerekli ve şarttır. Böyle bir yaklaşım elbette bizi görev ve sorumluluklarımızın neler olduğunu daha doğru anlama ve bunları nasıl başarıyla pratikleştirebileceğimizi kavramamızı beraberinde getirecektir.

Mizgin yoldaşların direniş çizgisi, bugün AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratarak Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin zafer garantisi haline gelmiştir. Peki Mizgin Yoldaşta somutlaşan direniş çizgisi nasıl açığa çıktı? Onu özgürlük tutkusuna iten etkenler nelerdi? Elbete Mizgin Yoldaşı ortaya çıkartan, onun direnişçi kişiliğini belirginleştiren, şekillendiren düşünceler ve tutumlar vardı.

Mizgan Yoldaş da her bir Kürt genç kızı gibi kendi evindeydi, güçsüz, çaresiz, kendi kaderini bekleyen normal bir yaşam sürdürüyordu. Kendi gerçekliğinden uzaklaşmış, yabancılaşmış, geri geleneksel ölçülere sarılan, ideolojisiz, politikasız kılınmış bir toplum gerçekliği de söz konusuydu. Böyle bir ortamda PKK gerçeği ortaya çıkıyor. Bu çıkış ideolojisiz bırakılmak istenen, insan olmanın özelliklerini, niteliklerini kaybeden gidişata dur diyen bir çıkış oluyor.

Bu çıkışıyla PKK, daha grup dönemindeyken bile toplum üzerinde büyük bir etki yaratıyor. Gencinden kadınına, yaşlısından ezilmiş ve sinmiş olan kesimlere kadar PKK saflarına katılımlar oluyor. PKK çekim gücü haline geliyor. Kısaca özetlemeye çalışırsak toplum üzerinde iki önemli etken belirleyici oluyor. Birincisi; sosyalizm iddiası ve ütopyasıdır. PKK sosyalist bir yaşamın mümkün olabileceğine inanıyor ve topluma da bunu yaymaya çalışıyor. Bu yaklaşım elbette önemli bir karşılık buluyor. Çünkü; Kürt halkının kadim tarihinde zaten toplumculuk önemli bir rol oynuyor. Bu temelde PKK, Kürt halkının içerisinde bulunduğu durumun kendi tarihsel-toplumsal gerçekliğini yansıtmadığını, Kürdistan ve Kürt halkının ezilenler ve sömürülenler tarafından sindirildiğini, bu yenilmiş ruh halinden ancak kendi tarihsel gerçekliğiyle buluşup mücadele edilebilirse doğru ve toplumcu bir yaşama ulaşıp özgürlüğü sağlayabileceği inancını topluma veriyor. Bu özellik de PKK’nin en temel belirgin özelliklerinden oluyor. Böylelikle toplumun tüm kesimlerini mücadelenin içine çeken, sosyalist bir yaşamın mümkün olabileceğine ikna eden bir gerçeklik oluyor.  Tabii ki bu ikna öyle rahat ve kendiliğinden olmuyor. Çünkü; Kürt halkının varlık ve özgürlüğünü ortadan kaldırmak isteyen amansız bir düşman gerçekliği var. Düşman sömürgeci-soykırımcı politikalarıyla Kürtlük adına ne varsa son nüvelerini de yok etmek istiyor. İşte böyle bir ortamda, böyle bir yaşamın mümkün olabileceğini kanıtlamak ve bunu yaşama dönüştürmek bedel istiyor, sonsuz fedakarlık istiyor. Bu noktada bu inancı ve kararlılığı ortaya çıkaran da Önderlik ve Önderliğin şekillendirdiği PKK militanları oluyor.

İkincisi; Önderlik daha çocuk yaştayken bile toplumdaki çelişkileri, yarılmaları anlamaya ve sorgulamaya çalışıyor. Toplumsal yaşamın her evresini adeta yeniden keşfedercesine arayışlarını sürdürüyor. Toplumsal yaşam içerisinde kadının yerini, kadının rolünü anlamaya çalışıyor. Daha sonra bu arayış ve çelişkiler PKK çıkışının en temel etkenleri haline geliyor. Bu yaklaşım diğer sol, sosyalist hareketler gibi olmuyor. Kadına yaklaşım ve kadın özgürlük sorunu Önderlik gerçekliğiyle bağlantılı şekillenen bir durum oluyor. Kadının PKK’ye katılımı Önderliğin amaçlarından biri durumuna geliyor. Kısaca belirtmeye çalıştığımız PKK’nin bu iki özelliği kadının PKK’ye katılımında belirleyici rol oluyor.

 

Mizgin Yoldaş PKK’ye katılan ilk kadın militanlardandı

 

Bu temelde Kürdistan’daki özgürlüksel gelişmeler, yaşı küçük olmasına rağmen Mizgin arkadaşın da dikkatini çekiyor. PKK’nin öncü kadrolarından olan Mazlum arkadaştan etkilenerek çalışmalara katılıyor. Böylelikle PKK saflarına katılan ilk kadın militanlardan oluyor. İlk kadın katılımları elbette tarihsel-toplumsal bir öneme sahiptir. Her ne kadar ilk başlarda kadının PKK’ye katılımı bir cins bilinci temelinde olmasa da feodal ve geri geleneksel toplum özelliklerini aşıp PKK’ye katılmaları Kürt tarihinin akışını değiştirmeye güçlü bir temel oluşturuyor. Günümüzdeki Kürt kadınının Özgürlük Mücadelesinin evrensel bir karakter kazanması, PKK’nin çıkışındaki kadın katılımının özgürlük arayışını yansıtıyor.

Mizgin Yoldaşın şehadetinden bu yana Mizgin arkadaşın kişiliğine ilişkin, mücadelesine ilişkin, özgürlük tutkusuna ilişkin çok şey yazıldı ve konuşuldu. Tabii ki her zaman böyle öncü ve önder kişilikleri anmak ve yazmak gerekiyor. Çünkü; böylesi öncü kişilikler her zaman hafızalarımızda birer abidedirler. Günümüzde mücadeleyi zafere ulaştırmanın önemli gerekçesidirler. Mizgin yoldaşların bıraktığı direniş kültürü elbette hala etkisini sürdürüyor. On binlerce genç kız bu direniş mirasıyla PKK’ye katılarak mücadele yürüttü, yürütüyor. Bu temelde Kadın Özgürlük Çizgisi, ideolojisi, tüm dünyayı etkiler duruma geldi. Kadın ordulaşması, kadın partileşmesi ve kadının toplumsal sistemi bu temelde gelişti. Şimdi sadece Kürdistan’dan değil, Ortadoğu’nun her yerinden, dünyanın dört bir yanından özgürlük umudu olanlar kadın hareketine katılıyorlar. Genel olarak kapitalist modernite tarafından köle haline getirilen dünya insanlığı ve kadını, Mizgin Yoldaşın açtığı özgürlük yolundan yürüyor. Kadın Özgürlük Mücadelesi, hem teorik-ideolojik anlamda hem de örgütlenme, özsavunma anlamında dünya kadınlarına öncülük misyonunu layıkıyla yerine getiriyor ve etkisini gösteriyor. Kadın Özgürlük Mücadelesi özgürlük arayışında şimdi ‘xwebûn’ olmanın öz gücüne ulaşılmış durumdadır. Çünkü; kadın özgürlüğü yaşamla ilgilidir, yaşamı özgürleştirmeyi hedefliyor. Bu temelde Kadın Hareketi özgür bir yaşamı, komünal bir yaşamı, sosyalist bir yaşamı örmeye çalışıyor ve bunu gerçekleştirmek için büyük bir mücadele veriyor. Bu uğurda büyük bedeller vermeyi de göze alarak yapıyor tüm bunları. Mizgin arkadaşın şehadetinden günümüze kadar binlerce kadın arkadaş özgürlük meşalesini yakarak gürleştirdi. Bu özgürlük ateşi hiç zayıflamadı; tam tersime daha da güçlenerek yanmaya devam ediyor. Mizgin yoldaşlardan Azimeler ve Beritanlara; Beritanlardan Semalara, Avesta Xaburlara; en son Heftanîn direnişinde şehit düşen Nucan ve Esmerlere; Yine ‘Bazên Zagrosê’ Hamlesinde şehit düşen Ruken ve Saryalara kadar özgürlük mücadelesi devam ediyor. Mizgin arkadaşın yaktığı özgürlük meşalesi şimdi Kürdistan dağlarında, zindanlarda, dört parça Kürdistan’da gürleşerek yolumuzu aydınlatıyor.

 

Mizgin arkadaş Özgürlük Mücadelesinde sanatın ve kültürün ideolojisiz olmayacağını ispatlamıştır

 

Egemen güçler tarafından her ne kadar kadim Kürt kültürü çarpıtılmaya, yok edilmeye çalışılmışsa da Mizgin Yoldaş bu kadim Kürt kültürünü hem ruhunda hem yaşamının her evresinde hem de bunu kendi toplumuna mal etmenin militanlığını yapmış, gerillacılığı ve sanatı en somut yaşayan ve bunun paratiğini somut olarak hayata geçiren öncü bir militan olmuştur. Bu anlamda ‘devrimci sanat’ kavramını ete kemiğe büründüren en somut gerçekliktir. Mizgin arkadaş Özgürlük Mücadelesinde sanatın ve kültürün ideolojisiz olmayacağını ispatlamıştır. Gerektiğinde özgür yaşam çizgisini şarkısıyla, müziğiyle topluma yansıtmış, gerektiğinde gerilla mücadelesinde öncülük ederek yansıtmıştır. Şehadete gidene kadar mütevazi ve bir lokma bir hırka felsefesiyle emekçi ve azimli çalışma temposuyla hep o sanatçı edasıyla yaşamış ve mücadele etmiştir. Elbette Mizgin arkadaşın bıraktığı miras tartışmasız olarak şunu gösteriyor; Kürt toplumuna ait olmayan feodal, milliyetçi vb özellikler yıkılarak, PKK çizgisinde gelişen yeni özgürlük çizgisinin öncülük misyonunu tüm Kürdistan'a ve dünya insanlığına ulaştırmamız gerekiyor. Böylelikle gelecek nesillere önemli bir miras bırakmıştır.

Günümüzde somut olarak kapitalist modernitenin saldırıları Önderliğin savunmalarda belirttiği gibi ‘toplum kırım ya da zihniyet kırımı’ düzeyinde devam ediyor. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi de modernitenin bu saldırılarına karşı alternatif bir duruştur. Mizgin arkadaş da bu zihniyet kırımına karşı güçlü bir duruşun sembolüdür.

Kürdistan Özgürlük Devrimi, Mizgin Yoldaşın bıraktağı kültür-sanat mirasını belli bir düzeye taşımış olmasına rağmen hala eksik yanlarının olduğunu insan rahatlıkla belirtebilir. Mesela kültür-sanat faaliyetlerini akademik bir düzeye taşımak, onun çabasını vermek, onun örgütünü kurmak gerektiği açıktır. İkincisi; sanatı ticaret aracı haline getiren yaklaşımları elbette kabullenmemek ve mahkum etmek gerekiyor. Bunun eleştirisi yeterince yapılmazsa elbette maneviyattan yoksun, maddiyatı öne çıkartan yaklaşımlar öne çıkabiliyor. Kültür-sanatı paradan ve maddiyattan uzak tutmak gerekiyor. Zaman zaman bu alanda bireycilik, maddiyatçılık ve popülizm öne çıkabiliyor. Çok açık ki tüm bu özellikler de kapitalist modernitenin, liberalizmin empoze ettiği özellikler oluyor. Bu özelliklere karşı çizgi çerçevesinde mücadele yürütmek Mizgin yoldaşların bıraktığı mirasa sahip çıkmak anlamına da geliyor. Aynı zamanda direniş kültürünün tüm toplama mal edilmesinin önemli bir ayağı da kültür-sanat faaliyetleri oluyor.

 

Mizgin Yoldaşın sanat çizgisi her türlü bireyciliği, maddiyatçılığı, popülizmi mahkum eden bir çizgidir

 

Mizgin yoldaşlar nasıl ki o zor ve sınırlı ortamlarda yoktan değer var ettilerse, kültür-sanat çalışmalarını örgütledilerse o ruh ve yaklaşımlarla kültür-sanat çalışmalarını örgütlemek gerekiyor. Mizgin Yoldaşı değerlendirirken elbette hem kültür-sanat alanında hem de çizgi temsili anlamında incelemek ve anlamak gerekmektedir. Mizgin Yoldaşın sanat çizgisi her türlü bireyciliği, maddiyatçılığı, popülizmi mahkum eden bir çizgidir. O zaman böyle somut olan bir gerçekle, o ruhla, Mizgin arkadaşın yaklaşımı ile mücadele etmek gerekiyor. Ancak kapitalist modernite anlayışları aşıldıkça, açığa çıkartılıp mahkum edildikçe doğru ve sağlam bir örgütleme gelişir, kültür-sanat çalışmaları topluma mal olur, toplumla bir olur. Sanat ve sanatçı toplumdan kopmamalı, bireyci olmamalıdır, çünkü toplumdan kopuk hiçbir çalışma başarı kazanamaz.

Günümüzde ulaşılan düzey küçümsenemez. Görüldüğü kadarıyla Kadın Özürlük Mücadelesinde Mizgin Yoldaşın kültür-sanat çizgisinde geliştirdiği çalışmalar daha örgütlü ortaya çıkıyor. PKK öncesinde toplum kadını hep hor gördü, bazı şeylere layık görmedi, kadının kültür-sanat çalışmasını yürütmesine karşı çıktı, kadını bütün yaşam alanlarının dışında tutmaya çalıştı. Şimdi mücadelemizin ulaştığı aşamada siyasette, savunmada, örgütlemede her alanda olduğu gibi kültür-sanat alanında da Kadın Hareketi hem öncü rol oynuyor hem de kendi özgün kültür çalışmalarını örgütlüyor ve geliştiriyor. Bu da büyük bir kazanımdır. Bu alana da Kadın Özgürlük Çizgisi örgütlü katılmış oluyor.

Sonuç olarak; bu büyük kahramanlar öncülüğünde özgürlük mücadelesi devam ediyor. Önderlik direniyor, halk direniyor, gerilla her gün onlarca şehit vererek direniyor. Bu direniş ‘Bazên Zagrosê’ ve ‘Cenga Xabur’ hamleleri çerçevesinde devam ediyor. Bu direniş ruhunu kültür ve sanat alanına aktarmak da en temel görevlerimizden biri oluyor.