Röportajlar

Komplo Özgür Kürd'e Karşı Yapılmıştır

Başkan APO'nun Kürdistan halkı somutunda başta kadın özgürlük çizgisini...

Sinan ŞAHİN/BEHDİNAN

Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi Öğrencileriyle Önder APO sahsında Kürtlere Yönelik Geliştirilen 9 Ekim Uluslararası Komplosuna ilişkin yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

9 Ekim 1998 Uluslararası Komplosu Kürt halkı açısından neyi ifade ediyor?

Delal Avşîn: Kürdistan coğrafyası stratejik konumundan ve doğal zenginliklerinden dolayı sürekli uygarlık güçlerinin saldırılarına uğramış, uygarlık güçleri bu topraklarda barış ve kardeşlik içinde özgürce yaşayan halkları teslim almak için çeşitli politikalar ve oyunlar gerçekleştirmiştir. Bir yandan halkları birbirine düşman ederek parçalama diğer yandan direnen Kürd’ü teslim alma yöntemlerini geliştirmiştir. Uygarlık güçlerinin kendilerini teslim almasına izin vermeyen Kürtler her fırsatta özgür yaşamda ısrar ederek isyanlar gerçekleştirmiştir. Kendilerine karşı oynanan büyük oyunların farkında olmayan Kürtler, her isyan sonunda büyük katliamları, sürgünleri ve umutsuzluğu yaşamıştır. Her isyan sonunda idam edilen önderlikleri şahsında umutsuzlukları derinleşmiştir. Öngörülen yaşam kader olarak kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Önder APO ve onun partisi olan PKK Kürtlerin bu kaderini tersine çevirmiş, umutsuzluğa karşı umut olmuştur. Önder APO uygarlık güçlerinin Kürtler üzerinde oynadıkları oyunları bozarken, özgür kürdün, özgürleşmek isteyen insanlarında umut ve yaşam kaynağı olmuş, uygarlık güçlerinin insanları köleleştiren sistemine karşı, kendi özgürlük sistemini geliştirmiştir.  9 Ekimde Kürt Halk Önderi'ne karşı gerçekleştirilen bu uluslararası komplo, özgür insan şahsında, özgürlük değerlerine ve özgürleşmek isteyen halklara karşı uygarlık güçlerinin saldırısıdır. 

 

Xeyri Amed: 9 Ekim Komplosu, Başkan APO'nun şahsında Kürdistan halkına statüsüz konumunu devam ettirme komplosudur. Kürdistan halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesi önü alınmaz bir devrim dalgası halinde Kürdistan'ın dört parçasını olduğu kadar, bölgede de etkili bir güç olmaya başladığı için bu durum kapitalist modernite merkezlerini, statükocu bölgesel iktidarları ve bunların yerel işbirlikçilerini kaygılandırmanın ötesinde, korkutmaya başlamıştı. Başkan APO'nun liderliğindeki Kürdistan Özgürlük Mücadelesi bu güçlerin tüm hesaplarını bozmaktaydı. Bölge halklarının sosyal, demokratik, siyasal, kültürel, manevi-moral değerlerinin tarihsel gerçekliklerine göre yapılanmasını, örgütlenmesini ve özgüçleri ekseninde yeniden biçimlendirmesini esas alan Başkan APO'nun ideolojik-politik-ahlaki çözüm anlayış ve eylemini, kendi uygarlıksal çarpıklıkları için ciddi bir risk olarak kabul eden bu güçler aralarındaki çelişkileri bir kenara iterek, Uluslar arası bir konseptle Başkan APO şahsında Kürt halkını etkisizleştirmeyi hedef aldılar.

Başkan APO'nun Kürdistan halkı somutunda başta kadın özgürlük çizgisini pratikleştirmesi, modernite tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Yine Kürt-Kürdistanlı kadınların gerilla saflarında aktif savaşması kadar, serhildanlarda önsaflarda yerini alması, yaşamın ve mücadelenin içinde aktifleşmesi hegemonik güçleri çok rahatsız eden bir durum olmuştur.

Apocu çizgisinin Kürtler arasında etkin olması, Kürdistan halkı ve bölge halklarının kendi tarihlerine, kültürlerine, toplumsal gerçekliklerine yönelmesi ve sorunlarının çözümünü buradan aramaları aynı biçimde egemen devlet ve hegemonik güçlerin bu halklara biçtikleri elbisenin yırtılıp atılmasına yol açmıştır.

Geliştirilmeye çalışılan BOP ve sonraki adıyla Yeni Ortadoğu Projesi önünde bu yönleriyle engel görülen PKK'nin tasfiyesi için öncelikli Başkan APO'nun etkisizleştirilmesi öngörülmüştür. Uluslar arası komplo bu bağlamda özelde Başkan APO'ya karşı yapılmış olsa da, özünde Kürt halkına karşı, onun özgürlükçü- demokratik çizgisine karşı gerçekleşen bir komplodur.

 

Zelal Edessa: Bu komplonun tarihsel nedenleri vardır. Emperyalist güçlerin aslında sömürüye karşı direnen özgürlük güçlerine yönelik geliştirdikleri tarihsel bir politikadır. Tarihte egemenler yenemedikleri güçlere karşı sürekli komplolarla başa çıkmak istemektedirler. Son yüzyılda Kürtler kendilerine yönelik geliştirilen soykırımlarla halk olarak tarihten silinmenin eşiğinden Önder APO tekrardan yeni bir yaşamı yaratmıştır. Hem de son yüzyılda uluslararası güçlerin desteğiyle sürekli T.C devletinin politikalarının Önder APO şahsında boşa çıkarılması emperyalist güçleri çıldırtmıştır. Çünkü dünyayı yönetenler ortak ve birlik olmuşlardı. Ve Kürtler 1970’li yıllarda artık her türlü ölüme razı gelecek sınırlara çekilmişti. Bastırılan direnişler ve direniş önderlerinin düşmanın politikalarını, oyunlarını boşa çıkaramaması, Kürtlerin içinde gelişen iç ihanet halkta bir bütün kendinden vazgeçme, umutsuz olma durumunu yaratmıştı. Ancak Önder APO Kürt tarihinde ilk defa tüm dünyaya meydan okumuş ve başarılı olmuştu. Asimilasyon ve soykırımın eşiğindeki Kürt PKK mücadelesi ile bir halkın özgürlük destanını yaratmış ve her geçen gün özgürlük daha da yakınlaşıyordu. Düşmanın her yıl milyon dolarlarca para karşılığında geliştirdiği operasyonları boşa çıkıyordu. Düşman kendi yenilgisi ve PKK’nin başarısına anlam veremiyordu. Kendi halklarına en büyük ihaneti yapan unsurlar bu konuda Önder APO’nun nasıl yenilmez olduğunu ve olacağını, düşmanın uşağı olma karşılığında söylemiş ve yol göstermişlerdi. Önder APO var olduğu sürece kendileri açsından yenilginin kaçınılmaz olduğunu ısrarla belirtmişlerdir. Bu nedenle uluslararası güçler Önder APO’yu etkisizleştirmek ve esir almak için 9 Ekim uluslararası komployu geliştirdiler. 9 Ekim komplosu tüm dünyanın özgürlüğe tutkulu bir Önderin karşısındaki başarısızlığının, insanlığın ahlaki değerlerine sığmayan oyunlarla tersine çevirmenin çirkin başarısıdır.

 

Bir özgürlük militanı olarak  9 Ekim Uluslararası  komplosu sizi nasıl etkiledi?

Delal Avşîn: 9 Ekim komplosunun önderliğin esareti ile sonuçlanacağını hiç tahmin etmiyorduk. Her halkın, halkların ya da bireylerin tarihinde olumsuz etki bırakan belli zamanlar olur. Bir türlü kabul etmedikleri, kabul etmek istemedikleri zamanlar. 9 Ekimde bizim için böyle bir zaman dilimi olmaktadır. Önderliğe karşı geliştirilen uluslararası komplo ve önderliğin esareti daha güçlü özgürlük mücadelesini yürütme ve önderliği sahiplenme kararlılığını geliştirdi. Önderlik İmralı direnişiyle komployu deşifre etmiş, özgür halk gerçekliğini açığa çıkarmıştır. Bizde bu gerçekliğe sahip çıkarak önderliğin özgürlüğünü sağlayıncaya kadar güçlü örgütlenmenin, mücadele etmenin bilincini güçlendirdi. Çünkü önderliğin özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür. Kürt halkının özgürlüğüdür. 

 

Xeyri Amed: 9 Ekim Komplosu başlatıldığında zindandaydım. Hepimiz şaşkındık, öfkeliydik; fakat Başkan APO'nun bu işin üstesinden ustalıkla geleceği düşüncesiyle bir rahatlık içindeydik de. Belki yetersiz yoldaşlığın bile farkında olamamanın gaflet hali demek daha doğru ifade olacaktır.

Zindan koşullarında yapabileceklerimiz, gösterebileceğimiz tepki sınırlıydı. Bu durum ayrıca ağırlaştırıyordu üzüntü ve öfkemizi. Yapabileceğimiz şeyler sınırlı olunca, genellikle açlık grevi ve ölüm orucu gibi eylemlikler ile yetinmek durumu yaşanıyordu. İlk önce dönüşümlü açlık grevleriyle birlikte her zindan ölüm orucu gruplarının veya süresiz açlık grevi gruplarının belirlenmesi ve eyleme başlaması durumu vardı. Sonradan dönüşümlü açlık grevleriyle devam edileceği söylenmişti. Ayrıca hem bulunduğumuz zindandaki arkadaşların olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmek yoğun bir tartışma -ki daha çok morali yüksek tutma- süreci başlattık. Hem de gelen ailelere aynı şekilde yaklaşım göstererek, dışarıya da bir destek sunmaya çalışıyorduk.

Sonuçta duvarlarla çevrili, kapalı-dar bir alandaydık. Bu durum çok zorlayıcı oluyordu. Duygusallık başattı belki ama önderliğin bu şekilde zorlanması büyük bir öfke yaşatıyordu. Bu öfke aynı zamanda dayanma-katlanma gücünü de besliyordu.

O lanetli komployu hatırlamak şimdi bile insanı derinden üzüyor. Birçok arkadaş kendini yakma eylemlerini gerçekleştirdiğinde, o arkadaşların duyarlılıkları bizi de çok etkiliyordu. Bulunduğumuz zindanda da iki arkadaş fedai eylemi yaptı. Yaptığımız müdahaleyle yaralı halde kurtardık. Fakat her şeye karşın o lanetli komploya karşı arkadaş yapımızı fire vermeden ayakta tutmak, kendimizi her olasılığa karşı hazırlamak gerekiyordu. Tüm bunlara karşın önder APO'nun bir çıkış yolu bulacağına da hep inandık. Bu aslında komplonun derinliğini  anlayamamanın ve özünde yetersiz yoldaşlığın çarpıcı bir sonucuydu.

 

Zelal Edessa: Komploculuk her haliyle çok çirkin bir durumdur. Bunu yapan her kim olursa olsun insanda öfke duyguları uyandırmaktadır. Çünkü komploculuk insanın ahlaki değerlerine çok ters bir şeydir. Böyle bir politika hiçbir şekilde insanlığa sığmaz. Ve halkların birliğine, kardeşliğine bir ihanettir. İnsanlığın barışına zehir gibi dökülür. Komplonun geliştiği yerde, ona karşı mücadele istemi bir öfkeye dönüşerek sınırsızlaşır. 9 Ekim uluslararası komplonun Önderliğimize karşı geliştirilmesi bizde büyük bir öfke yaratmıştı. O dönem çok sayıda Kürt kendi bedenlerinde yaktıkları ateşle Önderlikle yoldaş olmanın mesajını tüm dünyaya verdiler. Tüm dünyanın bir olup, Önderliğimizi hedef almasını kabul edilmeyeceğini göstermişlerdi. Önderliğimize karşı gelişen Uluslararası komplo özde özgürleşen Kürt’ten intikam alama yaklaşımıydı ve Kürtler bunun bilincindeydiler. Kendi tarihimizde ilk defa Önder APO ile varlığımızın değerini bilince çıkarmış ve onun özgürleştirilmesi mücadelesinin onuruna erişmiştik. Bizleri yeniden yaratan Önder APO'dur. Önderliğimizin özgürlük felsefesinden aldığımız bilinç ve ruhla sonuna kadar bu komployu boşa çıkarma yaklaşımımızı her zamanki gibi sürdüreceğiz. Komplonun üzerinden 15 yıl geçti ancak hiçbir zaman unutmamışız ve unutmayacağız. Çünkü Kürt halkı olarak bitirilme fermanın ilk startıdır. Önder APO şahsında Kürtlere ve tüm özgürlükçü insanlığa karşı geliştirilen komployu nefretle kınıyor ve lanetliyoruz. Halkların devletlerin komplolarına alet olmamasını, barış ve desteğin sürekli olmasını diliyoruz.