TARİH BİLİMİ
Pazartesi, 04 Şubat 2019 15:04

TARİH BİLİMİ

Rate this item
(2 votes)

Önder Apo tarihsel gerçekliği böyle ele aldı. Elindeki tek güç tarih yorumu gerçeğiydi. Başka herhangi bir...

Duran Kalkan

 

Kuşkusuz tarih olay ve olgulardan oluşuyor, ama tarih bilimi demek bu olay ve olguların ezberlenerek kronolojik bilgiye sahip olunması değildir, elbette bunlar da gereklidir. Fakat bu düzey sadece bir bilgi edinmeyi ifade ediyor. Bilinç edinmek, bu bilgilerin bilince dönüşmesi, dolayısıyla bir bilimin ortaya çıkması ise bu olayların yorumlanmasıyla bağlantılıdır. Bu nedenle tarihin az bir kısmı bilgidir, çok kısmı yorum ve bilinçtir. Tarih bilimi bundan oluşuyor.

Bu noktada hatalı yaklaşım içerisinde olmamak gereklidir. Sadece kronolojik bilgilere dayanarak bir tarih anlayışına sahip olmamak lazım. Böyle bir yaklaşım bilimsel bir yaklaşım değildir. Tarihi yorumlayabilmek gereklidir. Tarih yorum gücüdür. Bu anlamda tarih kuru, bilgi yığını, dogmatik bir yapı değildir. Sürekli değişken, yenilikçi, canlı bir bilinç edinme olayıdır. Tarihi böyle görmek, bu biçimde ele almak, tarihsel gerçekliği de tarih bilimine de böyle yaklaşmak gerekiyor. Bunun için tarih bilimine “bilimlerin anası” deniliyor. Bütün diğer sosyal ve beşeri fiziki bilimlerin tarih biliminden doğduğunu bilmek önemlidir. Çünkü insan bilinci bu temelde oluşmuş bulunuyor.

Diğer bütün bilim dalları insan bilincinin ürünü olduğuna göre o halde tarih biliminden çıkmışlardır. Hepsinin doğduğu ana kaynak tarih bilimi oluyor. Eğer gerçek buysa o zaman tarihi, bazı bilgi yığını, yaşanmış olay ve olguların kronolojik tekrarı olarak görmek böylesi bir rolü ortaya çıkarmaz. Böyle bir bilinç oluşumunu ifade etmez, öyle yaklaşılırsa yanlış ve yetersiz bir yaklaşım olur. Tarihsel gerçeklik bilimsel ele alınmamış olur.

Önder Apo bunun için “Tarih günümüzde gizli biz tarihin başlangıcında gizliyiz” dedi. Güncel durumu aydınlatabilmek, hareket, toplum, insanlık olarak güncelde yaşadığımız sorunlara çözüm bulabilmek için tarih aydınlatıcıdır, öğreticidir, ön açıcıdır, tarih bilimini bu temelde ele alıp işletiyoruz. Yoksa bazı olaylar nasıl olmuş, bunların hikayelerini öğrenip nostalji yapmak için değildir, tersine önümüzü aydınlatabilmek, geleceği öngörebilmek, karşı karşıya kaldığımız sorunlara doğru ve başarılı çözümler bulabilmek için tarihsel geçmişi inceleyip irdeliyoruz. Böyle bir aydınlatma yapabilmek için de kuşkusuz yorumlama esastır.

Önder Apo tarihsel gerçekliği böyle ele aldı. Elindeki tek güç tarih yorumu gerçeğiydi. Başka herhangi bir güç kaynağı yoktu.  Tarih bilimini kullanabildiği oranda bu günü aydınlatıp geleceği ön gördü, bu da bütün toplum için bir aydınlanma ortaya çıkardı. Yeni bir bilinç ve hedef oluşturdu. Bu aydınlatıcılık topluma yeni bir yön çizdi. Önderlik gerçeği bir anlamda bunu ifade ediyor.  Önder Apo’nun en temel güç kaynağı burası oluyor. Dikkat edilirse başka bir güç kaynağı yoktur. Maddi, manevi olarak öyle dayanabileceği güçler yoktur. Önderliğin tarihi yorumlama, tarihten doğru dersler çıkartabilme gücü var. Bu gücünü ve yetisini sürekli geliştiriyor.

İnsanın en büyük güç kaynağının doğru bir tarih anlayışı olduğunu, tarih bilimini doğru kullanma olduğunu biliyor ve bunu değerlendiriyor. Bu bakımdan da karşı karşıya kaldığı bütün sorunlara tarih bilimiyle cevap arıyor. Her sorunla karşılaştıkça tarihsel gerçekliğe baş vuruyor. Tarihi inceliyor, irdeliyor, oradan sonuçlar çıkartmaya çalışıyor. Bunu bir yöntem olarak geliştirmiş bulunuyor. Bütün değerlendirmeleri böyledir. Bazen yüzeysel ve dar bakış içerisinde olunursa bunun bir tekrar olduğu sanılıyor. Bir kez okununca ‘öğrendik, diğerleri benzerdir’ denilebiliyor. Bunlar yanılgılı düşüncelerdir. Aynı olayları değerlendiriyor, fakat aynı sorunlara çözüm aramıyor. Dolayısıyla olaylara aynı yerden, aynı amaç ile yaklaşmıyor. Aynı olaylara farklı yönlerden farklı amaçlarla, farklı sorunlara çözüm bulmak için yaklaşıyor ve yorumlar, değerlendirmeler hep farklılık içeriyor. Hiçbirisi bir öncekinin tekrarı değildir, hatta devamı bile değildir. Hepsi yeniden yeniden değerlendirmeyi ifade ediyor.

O halde tarih, yeniden değerlendirme işidir. Sonsuz bir değerlendirme yorum yapma işi oluyor. Tarihi böyle ele almamız gerekiyor. Bir tarih yorumu yoktur. Tarih bilimi, olay ve olguların kronolojik bilgisi, hikayesi olmadığı gibi, bir tek tarih yorumu da yoktur. Bir tek tarih yorumu da katı dogmatizm oluyor. Olay ve olguları esas almak gibi tekleştiriyor, daraltıyor, düşüncenin en kalıpçı ve dogmatik hale sokulması oluyor. Rus devrimciliği böyle bir kalıpçı dogmatik duruma düştü. Başlangıçta büyük bir yorum gücü iken, iktidar olduktan sonra tarihi, kalıpçı, dogmatik ele alma biçimi düşünceyi, gelişmeyi donduran bir noktaya götürdü. İnsanlık ilerledi yeni şeyler oldu, ama onlar bir tarihsel kesit içerisinde yaşanmış olay ve olayları, onların oluş biçimlerini ezberleyip tekrarlamakla yetindiler. Bunun sonucunun fena bir çöküş olduğu tarihsel olarak acı bir biçimde yaşandı. Önümüzde ciddi bir ders ve deneyim olarak duruyor. Demek ki, bir tek tarih yorumu olacak diyen yaklaşım doğru değildir, dogmatiktir, kalıpçıdır, esas olarak tarih biliminin özüne aykırıdır. Önder Apo’nun tarihi ele alışını da böyle değerlendiremeyiz. ‘Önder Apo’nun tarihi ele alışını esas alalım’ dediğimiz zaman, önümüze bir değil sonsuz yorum çıkıyor. Önderlik tarihi her zaman yeniden yorumluyor. Tarihe böyle yaklaşıyor, tarih bilimini böyle ele alıyor.

Tarihsel gerçekliklere yaklaşımda bazı temel tezler var, o tezler temelinde ama sürekli karşı karşıya kaldığımız sorunlara çözüm arayan yorumu geliştirebildiğimiz ölçüde yaratıcı düşünceye sahip olacağız, toplumsal değişim ve gelişmeleri anlayıp çözebileceğiz, bu günün sorunlarına çözüm bulabileceğiz. Tarihin günümüzde saklı olması bu anlama geliyor. Günümüzün aydınlatıcılığını ifade ediyor. Günümüzü aydınlatabilmesi için de geçmişin bazı temel tezler temelinde yaratıcı yorumu, analizi kesinlikle gerekiyor.

Kronolojik bilgilerin de daha somut ve bütünlüklü olması  önemlidir. Temel olayların oluş biçimlerini, özelliklerini ifade etmek temelinde bir kronolojik bilgi olarak bazı çalışmalar yapılabilir. Tarih olarak değil, öyle olsa her kesin yaşanmış olayları yeterince bilebileceği bir materyali ortaya çıkartabilir. Bunlar yapılabilir, ama onun dışında kafa yormadan, düşünmeden, tartışmadan sadece ezberleyerek tarih bilincine sahip olacağımız bir belgenin ortaya çıkartılmasını istemek demek dogmatizme düşmek olur. Öyle bir şey beklenmemelidir. Böyle bir şey doğru da görülmemelidir. Öyle bir anlayışa düşülmemelidir. Ona düşmediğimiz ölçüde doğru yaklaşım içerisinde oluruz.

Zenginlik, yaratıcılık gerekiyor. Dogmatizme ya da ezbere düşmeyelim, ama dar yüzeysel de olmamak gerekiyor. Tarih bilimi düşünmeyi, kafa yormayı, aklı işletmeyi içeriyor. Bu anlamda da derinlik, kapsam, yoğunluk gerektiriyor. Öyle olmadan ‘tarihi yorumluyorum’ diyerek oradan buradan duyulan bazı şeyleri ortaya koymak bir şey kazandırmaz.

Bunu Önderlik ve Parti Tarihi içinde ele aldığımız gibi, ülke ve halk tarihi, dünya ve insanlık tarihi için de böyle ele almalıyız. Hepsi açısından da geçerlidir. Sadece parti tarihi açısından öngörmemek lazım. Kürdistan tarihini de geçmişin bir yorumu ve değerlendirmesi olarak, olayları yorumlayarak ders çıkartabilmek önemlidir. Buna tarih bilinci diyoruz.

Önderlik gerçeğinin birinci temel özelliği, derin bir tarih bilincine sahip olması oluyor. Bir, tarih bilimini canlı bir gerçeklik olarak doğru ele alıyor, iyi kullanıyor. İki, bundan yüksek sorumluluk duygusunu, bilincini geliştirecek şekilde doğru sonuçlar çıkartıyor. Derin ve gerçekçi bir tarih bilinci oluşturuyor. Bundan kastımız nedir? Tarih bize ne öğretti, ne öğretmedi? Tarihe nasıl yaklaşacağız? Bize hangi görev ve sorumlulukları yükledi? Bunları nasıl yerine getireceğiz? Sorularına cevap arayan bir çaba içerisinde olmayı kast ediyoruz. Bütün bilmeleri tarih bilimine dayanarak ortaya çıkartan bir gerçeklik Önder Apo gerçekliğidir. Bunu da derin bir sorumluluk duygusuyla yapıyor. İnsanlık, halklar, Kürt halkı, Kürdistan için yapıyor. Sadece kuru bilgileri ortaya çıkartıp koymuyor, onları canlı yaşamla var oluşla ve gelecekle birleştiriyor. Buradan yüksek bir sorumluluk duygusu ve bilinci ortaya çıkıyor.