Kürt sorunu siyasi bir sorun, Kürtler bir halk, Önder Apo bu halkın önderi PKK bu halkın öncü gücüdür. Her ne kadar imha ve inkâr sürdürülmeye çalışılsa...
Şiyar KOÇGİRİ
Devletlerarası komplo ulus devletçi kapitalist sistemin halkımıza karşı giriştiği en büyük saldırılardan biridir. İlki değildir ama en büyüğüdür, en ince hesaplanmışı, en acımasızı, en alçakçası ve tüm küresel devletçi güçleri içerenidir. ABD-İngiltere-İsrail-Yunanistan-Rusya-Almanya-İtalya-Hollanda-Kenya-Mısır-Türkiye-Güney Kürdistan ilk elden işin içinde yer alan ve rol oynayan güçler olarak belirtilebilir. Ancak biliniyor ki bu kadar gücün içinde yer aldığı ve tüm kapitalist sistemin çıkarlarını ilgilendiren bir konu, diğer sistem güçlerinin örneğin Fransa’nın, örneğin Çin’in, örneğin Hindistan’ın, örneğin İspanya’nın ya da Danimarka’nın, Belçika’nın bilgisi ve onayı olmadan yürütülemez.
Çıkarcı ve iktidarcı aklın oyunu
Dolayısıyla tüm sistem güçlerinin ortak operasyonudur. “Asrın Komplosu” olarak tanımlanması bu nedenledir. Tarihte bu kadar devleti bir araya getiren ve harekete geçiren bir başka komplo örneği yoktur. Çıkarcı ve iktidarcı aklın küresel düzeyde harekete geçirildiği ve en yaratıcı yöntemlere kavuşturulduğu bu komplo, tüm özelliklerine karşın Kürtlere dönük yürütülen komplolar içinde en sonuçsuz ve en başarısızıdır. İlginçtir, şaşırtıcıdır ama böyledir. Kürtlere karşı düzenlenen komplolar içinde en başarısız, hedeflediği amaçların hiç birisine ulaşamamış, tersine Kürt halkının, önderliğinin ve öncülüğünün yenilmez bir noktaya gelmesine yol açmış bir komplodur.
Devletlerarası komplo sistemin çok boyutlu krizinin aşılması temelinde gündeme getirilmiştir. Kapitalist modernitenin bölgemizden başlatmayı düşündüğü kendini yeniden yapılandırma hamlesi gereği Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi ya da denetime alınması gerekli görülmüştür. PKK ve önderliğinde somutlaşan alternatif çözüm yöntemleri doğmadan, çerçevesine oturmadan, görünür hale gelmeden bitirilmek istenmiştir. Kürt Özgürlük Hareketi ve Önderliği terbiye edilmek ve sistem içine çekilmek istenmiştir.
İstenmekle kalınmamış bunun için asrın en büyük operasyonlarından biri gerçekleştirilmiştir. Kürt halk önderine dünya üzerinde nefes alabileceği bir metrekare yer bırakılmamıştır. “Ya bizim istediğimiz gibi olursun ya da sana dünyayı dar ederiz” denilmiştir. Dünyanın en yoksul, en mazlum en zararsız halkına karşı teknoloji ve bilimle donanmış çağımız barbarlığı tarihte benzeri olmayan bir operasyona girişmiştir. Herkesin anlamakta zorlandığı, şaşırdığı, nereye koyacağını bilemediği komplo gerçeği böyle ortaya çıkmıştır. Başlangıçta bu çap ve kapsamda Kürtlerin üzerine gidilmesine kimse anlam verememiştir. Kürtler de verememiştir.
“Ya bizim istediğimiz gibi olursun ya da sana dünyayı dar ederiz”
Tarihleri boyunca tanrıların gazabına yakından tanık olan, bunu taşında toprağında teninde ensesinde duyan Kürtler de bu kadar büyük bir gazaba neden uğradıklarına uzun bir süre anlam verememişlerdir. Uzun süre hâkim olan “Ne yaptık ki, biz her halkın sahip olduğu haklarımızı istemekten öte ne yaptık ki” duygusu olmuştur. Türk tarafında ise birazcık aklı olanlar bile “bizi niye bu kadar seviyorlar?” sorusunu sormadan edememiştir.
Komplonun tarihsel temellerini, gelişimini, hedeflerini, nedenlerini ve aktörlerini tartışmasız bir biçimde ortaya koyan Önder Apo olmuştur. Komplonun çözümlenmesi temelinde geliştirdiği değerlendirmeler Türkiye siyasetinin mantalitesini değiştirmiştir, dilini, mantığını köklerinden sarsmıştır. Artık iflah olmaz Kürt düşmanları, ırkçı milliyetçiler ve iktidar beslemeleri dışında hiç kimse Türkiye’nin sorunlarına komplo öncesinde yaklaştığı gibi yaklaşmamaktadır.
Zihinsel iklim değişmiştir.
Tekçi-merkeziyetçi-bürokratik-inkârcı-despotik ulus devletçilik ve bunun etrafında oluşturulan milliyetçi külliyat tarihin dışına, hak ettiği yere itilmiştir. Artık uzatmaların oynandığı söylemi bile gerçeği ifade etmekten uzaktır. Ulus devletçi paradigma çökmüştür. Yamalanamayacak, onarılamayacak, savunulamayacak hale getirilmiştir.
Türk devletinin yüzyıl içinde yarattığı tabular, korkular, kırmızıçizgiler, yasaklar, kurumlar, kavramlar yerle bir olmuştur. Devlet sistemi dağılmıştır ve nasıl toparlanacağı konusunda yine Önder Apo dışında kimsenin dişe dokunur, akla aykırı olmayan bir çözümü yoktur. Komployla hedeflenen PKK’nin çökertilmesi ve çözülmesi iken: çöken ve çözülen Türk ulus devletçiliği olmuştur.
Umut Ve Işığın Önderliği
PKK Kürt halkının neredeyse tümüne mal olmuş, kendini toplumsallaştırmış-kültürleştirmiş; yok edilmesi amaçlanan Kürt halkını; demokratik uluslaşma yoluna sokmuş, ideolojik-siyasi ve askeri olarak yenilmez bir güç haline getirmiş, kendi sistemini her koşul altında inşa gücüne ulaşmış dünyanın en politik ve örgütlü halkı konumuna ulaştırmıştır.
Önder Apo ezilenlerin, emekçilerin ve kadının tarih boyu hep aradığı ancak bir türlü ayakları üzerine oturtamadığı Mücadele Ve Kurtuluş Stratejisini yaratmış; Kürt halkının ötesine taşmış, evrensel bir kişilik olarak ezilenlerin direniş tarihine Umut Ve Işığın Önderliği olarak geçmiştir. Savunmaları bu anlamıyla halkımızı onurlandıran insanlığa sunulmuş en büyük armağandır. Önderliğimizi teslim almak üzere kurulan İmralı Sistemi emekçi ve yoksul insanlığın kurtuluş özlemlerine en güçlü yanıtın geliştirildiği bir mekân haline getirilmiştir. Örgütünden, halkından ve dünyadan tecridi amaçlanan Önderliğimiz hiç olmadığı kadar örgütüne, halkına ve dünya insanlığına mal olmuştur.
PKK, Önder Apo’nun çizgisinde kendini bütün Kürdistan parçalarına taşırmış, işbirlikçi ve teslimiyetçi Kürt çizgisini ve yapılanmalarını yerle bir etmiş; demokratik Kürt uluslaşmasının, ruhu, bilinci ve kültürünü yaratmıştır. Özgür Kürt’ü ortaya çıkarmıştır. Her koşul altında direnilebileceğini ve kazanılabileceğini kanıtlayarak Ortadoğu halklarına direniş ve geleceği kazanmada büyük bir umut vermiştir. Arap Baharı bunun kanıtlanmasıdır.
İnkâr ve imha sistemine karşı Kürt çözümü
Kapitalist sistemin, halkımızı ve vatanımızı parçalayarak, yok hükmünde sayarak ve yok etmeye çalışarak yürüttüğü Ortadoğu statükosu her yerinden dökülmektedir. Sistemin hiç bir projesi tutmamaktadır. Felsefi-ideolojik-siyasi tıkanıklığı ve çözümsüzlüğü büyük acılar temelinde ortalığa saçılırken; Kürt Çözümü hayat veren kan gibi, geceyi tüketen şafak gibi Ortadoğu’da yayılmaktadır. Komploya kadar statükoyu tehdit eden hareketimiz; komplodan sonra yakaladığı değişim ve gelişmelerle artık bir tehdit gücü olmanın ötesine geçmiştir. PKK ve temsil ettiği çizgi Ortadoğu’nun yaşadığı sorunların çözümünde halkların gerçek çözüm alternatifi olarak kendini kanıtlamaktadır. Rojava’da gerçekleşenler de bunun kanıtlanmasıdır.
Yol açtığı gelişmelerle kapitalist modernist sistemi, sömürgeciliği ve Kürt işbirlikçiliğini her geçen gün daha fazla deşifre etmekte ve işlemez kılmaktadır. Sadece komployu değil komployla amaçlanan tüm hedeflerinde komplocu güçleri yenilgiye uğratmak, amaçlarını tersine çevirip halklarımızın kazanımına dönüştürmek komploya karşı Önder Apo’nun direniş tarzı olarak gelişmiştir. Yeniden düzenlenmek istenen bölgede, halklarımızın büyük demokrasi arayışları ve çabaları hiç olmadığı kadar yükselmiştir. Sistem kendini hâkim kılmak bir yana, işin içinden nasıl çıkacağını bilememektedir. Mısır’da yaşananlar da bunun kanıtlanmasıdır.
Bu sistemi yaratan İngiltere ve Fransa’dır. Bu sistem TC, Irak, İran ve Suriye sömürgeci devletleri üzerinden uygulanmıştır. Bu sistemin hayata geçirilmesinin öncülüğü TC’ye verilmiş diğer sömürgeci devletler de emrine konulmuştur. Buna Kürt halkının isyanı olarak gelişen PKK direnişi T.C tarafından önlenemez hale gelince devletlerarası gericilik, Ortadoğu gericiliği ve Kürt işbirlikçiliği bir araya gelerek büyük bir komplo temelinde PKK’yi ezmek istemiştir. Kürdistan’daki inkâr ve imha sisteminin devletlerarası bir sistem olduğu, Kürdistan’ın devletlerarası bir sömürge olduğu böylelikle kanıtlanmış ve PKK’nin tüm bu güçlere karşı direndiği herkes tarafından görülmüştür. Gelinen noktada hepsinin içine düştüğü durum sürdürülemez kriz durumudur. T.C. Erdoğan’ın tüm çabalarına karşın yapısal krizini aşamamıştır. Irak’ta on yıldır kan durmamış, sistem kurulamamıştır, İran sistem içi bir güç olmasına rağmen küresel bir kriz faktörüdür. Bu, Önder Apo’nun önderliğinde PKK’nin öncülüğünde halkımızın yürüttüğü mücadelenin sonucudur. Bu sistemin bütün gerçekliği ortaya çıkarılmış, Kürt halkına kavratılmış verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle bu inkâr ve imha sistemi çökertilmiştir. Suriye’de yaşananlar ise bunun kanıtlanmasıdır.
Stratejik değişim, ideolojik yenilenme ve örgütsel yeniden yapılanma hareketimizin devletlerarası komploya karşı direnişinin ekseni olarak artık oturmuştur. Meşru savunma çizgisinde demokratik siyasal mücadele stratejisini benimseyen hareketimiz, yürüttüğü direniş ile devletlerarası komplo ve onun inkâr-imha sistemini parçalayıp, etkisizleştirerek Kürt sorununun demokratik siyasal çözümünün tek seçenek olduğunu herkese kabul ettirir bir düzeye ulaşmıştır.
Hiç kimsenin beklemediği bir zamanda,
Hiç kimsenin beklemediği bir mekanda
Hiç kimsenin beklemediği doğuşları ve çıkışları gerçekleştiren Önder Apo, stratejik değişim, ideolojik yenilenme ve örgütsel yeniden yapılanmayı gündeme getirerek asrın komplosunu boşa çıkarmayı başarmıştır. İmralı görüşmeleri de bunun kanıtlanmasıdır
Hata yapan kaybedecektir
Devletlerarası komplo hedefleri ve amaçları itibariyle boşa çıkarılmıştır. Bu nettir ancak bu komplocuların yeni hedefler temelinde yeni yöntemlerle yeni komplolar geliştirmedikleri, geliştirmeyecekleri anlamına gelmez. Hedeflerini gerçekleştirmek için çabalarını sürdürmektedirler. Bu anlamda Önder APO ve PKK’nin tasfiyesine yönelik çabalar sürmektedir. Dolayısıyla ham hayalciliğe kapılmadan komplonun da; buna karşı direnişin de sürdüğünü görmek gerekiyor.
Önder APO direniyor,
Kürt halkı direniyor,
Tutsaklar direniyor,
Gerilla direniyor,
Halkımızın Meşru Savunma çizgisinde, devrimci halk savaşı temelinde direnişi ve mücadelesi sürüyor. Görüşmeler yaparken bile Türk devleti ve arkasındaki devletlerarası sistem Önder Apo ve PKK’yi tasfiye etmek istemektedir. Önder Apo ve PKK’li bir Kürt çözümünü kabul etmemektedir. Bu temelde amansız bir mücadele yaşanmaktadır ve sonucu tarafların izleyeceği yaklaşımlar belirleyecektir. Başarı ve başarısızlık tarafların direniş potansiyeline, yaşama kudretine, örgütlülük, zamanlama ve fırsatları değerlendirme yeteneğine bağlı olarak şekillenecektir. Bu açıdan kimse gaflete-rehavete düşmemelidir. Mücadele daha da şiddetlenecektir ve hata yapan kaybedecektir.
Entegre Tasfiye
Meydanları dolduran milyonlarca Kürt sorununun demokratik-siyasal çözümünü haykırmaktadır. Ancak TC Devleti’nin zihniyetinde bir değişiklik yoktur. AKP ve Erdoğan meşruluğu kalmayan inkâr ve imha politikasını yeni argümanlarla yeniden oluşturmaya çalışmaktadır. Ön gördükleri inkâr ve imha hedeflerinde, bunun yol ve yöntemlerinde bir değişiklik yoktur. Ancak Türk devleti ve AKP içine düşülen krizli kaotik bu durumdan çıkmak ve PKK’yi tasfiye etmek için her yolu denemektedir. AKP tamamen bunu gerçekleştirmeye kilitlenmiştir.
Önderliğimiz, halkımız ve hareketimiz gösterdiği büyük direniş ile sorunu demokratik-siyasal çözüm zeminine taşımıştır. Önder Apo Kürt sorununun çözümünde muhatap konumuna gelmiştir.
Artık herkes Önder Apo’suz çözümün olamayacağını söylemektedir.
Artık herkes Kürt sorununun siyasal bir sorun olduğunu görmektedir.
Artık herkes Önder Apo’nun bir siyasal kişilik, bir halk önderi olduğunu kabul etmektedir.
Kürt sorunu siyasi bir sorun, Kürtler bir halk, Önder Apo bu halkın önderi PKK bu halkın öncü gücüdür. Her ne kadar imha ve inkâr sürdürülmeye çalışılsa da bu politika hızla tükenmektedir. Türk toplumunun büyük çoğunluğunda inkâr ve imha politikalarının karşılığı yoktur. Büyük çoğunluk Kürt sorununun demokratik siyasal yöntemlerle çözülmesi gerektiğini ifade etmektedir. Mücadelemiz şoven, milliyetçi ve faşist eksende oluşturulan havayı dağıtmıştır. Kürtlere ve PKK’ye karşı kamuoyu oluşturmak ve saldırılarına destek bulmak kolay değildir. Önder APO’suz ve PKK’siz sorunun çözümünün imkânsız olduğu herkesçe görülmüş; Önder APO’nun Türkiye toplumunda çözümün esas adresi olduğu kabul ve onay bulmuştur. Bu temelde yeni bir görüşme süreci başlatılmıştır. Ancak AKP cephesinde Kürt sorununun demokratik siyasal çözümüne dönük bir zihniyet ve niyet değişimi yoktur. İnkâr ve imhanın sürdürülmesinde ısrar vardır. Önder APO ve PKK’nin tasfiyesi üzerinden amaçlarına ulaşmanın uğursuz çabaları geliştirilmektedir.
Anlamak, inanmak ve gereklerini yerine getirmek
Bu çerçevede gündeme getirilen Entegre Tasfiye politikaları ABD ve AB Tarafından geliştirilmiştir. Bu tasfiye konseptini bizzat ABD yönlendirmektedir. Bütün çerçevesini, strateji ve taktiklerini küresel gericilik hazırlamıştır. AKP her zaman olduğu gibi bunun uygulayıcılığını yürütmektedir. Bunun görülmesi, buna hazırlıklı olunması, halkımızın ve kamuoyunun bu yeni imha konseptine karşı bilinçli ve dirençli kılınması içinde bulunduğumuz dönemin esas görevidir ve devletlerarası komploya karşı direnişin özünü oluşturmaktadır.
Türk devleti ve AKP imhada ısrarlıdır ve bunun sonucu daha amansız bir savaştır. Komplonun on dördüncü yılında bir kez daha görmek, anlamak, inanmak ve gereklerini yerine getirmek gereken gerçeklik şudur:
Sonucu Önderlik direnişine katılım düzeyimiz, yoldaşlıktaki ısrarımız ve kurucu kadro gerçeğini uygulama gücümüz belirleyecektir.
***