2013 Newroz Yılı

Tarihsel gerçekliği içerisinde Newroz; Ortadoğu ve Kürdistan toplumlar...

Cemal Şerik

Ortadoğu ve Kürdistan toplumları nezdinde tarihi bir yere sahip olan Newroz'un yeni bir yılını daha karşıladık.

Bu yıl dönümünde de Ortadoğu ve Kürdistan toplumları, tarihsel olduğu kadar, güncel olarak da büyük bir anlam ve öneme sahip olan Newroz'u, coşku ve heyecan ile karşıladılar.

Ortadoğu ve Kürdistan toplumlarının bu yıl ki Newroz'larını böylesine büyük bir coşku ve heyecanla karşılamaları için son derece haklı gerekçeleri de vardı. Ortadoğu ve Kürdistan toplumlarının bugün içerisinde bulunduğu gerçeklikte bunu gerekli kılıyordu.

Tarihsel gerçekliği içerisinde Newroz; Ortadoğu ve Kürdistan toplumları için yeni bir başlangıç olma gerçeğini ortaya çıkarmıştı. Med akınlarıyla köleci Asur İmparatorluğunun başkenti Ninova'nın yerle bir edilmesi, aynı zamanda Ortadoğu halklarının da özgürleşmesini sağlamıştı. O günden itibaren, Ortadoğu toplumları da Kürtler gibi, Newroz'u bir gelenek haline getirmişlerdi.

Bugün de Ortadoğu tarihsel dönüşümün, yeniden bir şekillenmenin ön gününde bulunmaktadır. Köleci Asur İmparatorluğunun ardılları küresel sermaye güçleri ile Med'lerin bugünkü gerçekliği olan Kürtler karşı karşıya gelmişlerdir. Görünürken farklı kesimler arasında yaşanıyormuş gibi algılansa da, asıl olarak da mücadele bunlar arasında kıyasıya devam etmektedir.

Köleci Asur İmparatorluğunun bugünkü ardılları Ortadoğu'yu "Genişletilmiş Ortadoğu Projesi" adıyla hükümranlığı altında tutmaya çalışırlarken, bunun karşısında da Kürtler; uygarlığın yaşama durduğu Ortadoğu'ya, yeniden kendi gerçekliği olan komünal-demokratik değerler ve dinamikleri üzerinden tarihde oynamış olduğu rolü, bir kez daha oynatmak istemektedir. 

Bugün Bakur ve Rojava Kürdistan'ında bunun adımları atılmaktadır. Bakur Kürdistan'ın da Devletsiz Toplum olma yolunda önemli mesafeler kat edilmiştir. Bakur Kürdistan'ında halkımız bu konuda bir zihin devrimi yaşamaktadır. Demokratik siyaset kurumlarına sahip olarak, kendi geleceğini belirleme mücadelesi içerisinde bulunmaktadır. Tüm engellemelere ve baskılara rağmen bunu başarmaktadır. Rojava Kürdistan'ında Demokratik Özerkliğin inşası yönünde önemli kazanımlar elde edilmiştir. Halkımız burada kendi kendini yönetmekte, yaşamını örgütlemekte ve yine güvenliğini kendisi sağlamaktadır.

Kürdistan toplumu atmış olduğu bu tarihsel adımlarla 2013 yılı Newroz'unu karşılamış ve Yeni Newroz Yılına girmiş, coşku ve heyecanını sürdürmeye devam etmektedir. Bunun böyle olmasının da son derece halkı nedenleri vardır. Çünkü bugüne kadar gerçekleşen Newroz’ların en geniş katılımlı olanını yaşamıştır. Sadece bu da değil; Başur, Rojxelat ve Rojava başta olmak üzere diğer Kürdistan  bölgelerinden, Kürtlerin yaşadığı Türkiye metrepolleri ve farklı coğrafyalardan gelen insanlarımızın akınına uğramıştır. Dostları da böylesi bir günde Kürtleri yalnız bırakmamıştır. Avrupa’dan, Latin Amerikadan dostları gelmiş ve mesajlarını vermiştir. Dünyanın birçok kıtasından gelen Beşyüzün üzerinde olan bir sayıda medya emekçisi bu muhteşem anı kendi ülklerine, toplumlarına taşırabilmenin sorumluluğu ile Amed Newroz Meydanındaki yerini almıştır. Bu gerçekliği ile, 2013 Newroz Yılı, daha ilk gününden itibaren tarihte hak ettiği/edeceği yeri aldığını göstermiştir.

Aslında Kürt halkı daha 21 Mart gelmeden önce, Newroz yılının böyle bir anlam ifade edeceğini, hazırlıkları ile ilan etmişti. Van’da, İstanbul’da, Batman’da, Siirt’te, Şırnak’ta, Hakkari’de, Dersim’de, Adana’da, Iğdır’da, Kızıltepe’de, Cizre’da, Nusaybin’de, Gever’de daha bir çok Kürt yerleşim merkezleri ve metropol kentelerinde, hatta engelenilmek istenildiği; Erzurum, Koceli vb, yerlerde bedeller ödemiyi de göze alarak; yaklaşık iki yüz yerde, meydanları hınca hınç doldurarak Newroz’larını karşılamışlardı.

Aslında tüm bu yaşananlar, daha yıl dönümüne girilmeden,;Newroz’un, Amed’de tarihinin en geniş katılımı ile gerçekleşeceğinin, böylesine büyük bir coşku ile karşılancağının öncesinden habercisi olmuştu.

Şimdi dünyanın her tarafında insanlar, 2013 Newroz yılını konuşuyor ve bunun üzerine görüş oluşturuyorlar. Bu yönüyle 2013 yılı Newroz’u tüm Ortadoğu halkları ve Kürdistan halklarının olduğu gibi, dünya halkları için de tarihi anlama sahip olan bir gün olma özelliğine kavuşmuş bulunuyor.

Elbette, 2013 Newroz’u bu önem ve anlama kendiliğinden ulaşmadı. Uğruna büyük bedeller ödendi, acılar çekildi, uzun soluklu bir mücadele ile bugünlere varıldı. Kırk yıl önce Newroz’un adını duyanların, anlamını bilenlerinin sayısı fazla değildi. Ancak Kürt tarihine ilgi duyan ve Kürtlüğünü yaşamak isteyenler tarafından Newro’un ne anlama geldiği bilinmekteydi. Fakat bu bilgilerde daha çok kim bunu biliyorsa; olanlarla, çok yakınında olup da güvendikleri ile sınırlı kalıyordu. Tabii ki bunu yatsımamak ve hafife almamakta gerekiyor. Çünkü o koşullarda Kürt olduğunu söylemek, Newroz gibi ulusal bir değeri savunmak kolay değildi, büyük cesaret istiyordu. Bu durum, tarihsel çıkışını “İkinci Med Hareketi” olarak anlamlandıran Apocu Hareketin ortaya çıkışına kadar devam etti.

Apocu Hareket; varlığı ve geliştirdiği mücadele ile sadece örgütsel, siyasal olarak değil, demokratik ulus kültürünün gelişimi içinde tarihsel bir görevi  yerini getirdi. Böylece sömürge ulus kimliği yerini, mücadele içerisinde dirilen yeni bir kimliğe ve ruhsal şekillenişe bırakmaya başlamıştı. 1980 ve 1990’lar Newroz’u bu kimliği ve anlamı ile kabul görmüştü. Böyle olması da son derece doğaldı.

Kürt Halk tarihinde Birinci Med Hareketi, Newroz’da anlam kazanmıştı. Bunun ifade ettiği anlam ise, “kutsal yurt tutma” olarak bir somutluk kazanmıştı. 1980 ve 1990’larla birlikte Newroz, kendini “İkinci Med Hareketi” olarak anlamlandıran Apocu Hareketin ruhunu, Önder Apo’nun adeta bir sır gibi söylediği  “sömürge Kürdistan Özgür olacaktır” gerçeğinin ifade etmişti.

Apocu Hareketin kendisi ilk tarihi oluşum adımını, 21 Mart 1973 günü Ankara Çubuk barajın’da yaptığı toplantı ile atmıştı. 21 Mart 1982’de Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ın eylemi, atılan bu adımı bir simge haline getirmişti. Daha sonra atılan başka adım ve yaşanan direnişler bu simgeleşen günü, gerçek anlamıyla İkinci Med Hareketi haline getirmişti. ERNK’in 21 Mart 1985’de ki ilanı, Zekiye Alkan’ın 1990, Revşen Demirel’in 1992’de Ronahi ve Berivan’ın 1994 gerçekleştirdiği eylemler ve 1990’ların başından itibaren, 1992 Büyük Newroz katliamına rağmen yaşanan kitlesel direnişler bu anlamda bir gösterge halini almıştı. 2013 Newroz yılı da bu şekilde kabul gören İkinci Med Hareketinin dorukta yaşandığı bir dönüm noktasını oluşturmuştur.

2013 Newroz’una böyle anlam verilmesinde Önder Apo’nun, Newroz’a verdiği rol belirleyici olmuştur.

Önder Apo ve Devlet arasında yapılan görüşmeler Türkiye’de siyasal gündemin belirleyicisi haline gelmiştir. Siyasal tartışmalar tamamen bu gündeme bağlanmıştır. Siyasal gündemin odağında ise, Önder Apo’nun Newroz’da açıklanacak olan çağrısı yer almıştır. Denilebilir ki, Türkiye’de tüm dikkatler yapılacak olan bu açıklamaya  kilitlenmiştir. Herkes buna göre Newroz’a odaklanmıştır. O gün geldiğinde de Amed’de Newroz meydanını doldurmuştur.

O gün, milyonlarca insan Newroz Meydanına gelmiş Önder Apo’nun çağrısını dinlemiş, orada  ifade edilen görüşleri alkışları ve sloganları ile birlikte onaylamıştır. Böylece 2013 Newroz’u, 2005 yılından itibaren geleneksel bir hal alan Büyük Kürt Halk Kongrelerinin bir yenisine daha tanıklık etmiştir.

Önder Apo’nun 2013 Newroz’unda yapılan çağrısında belirtiği görüşler, sadece Kürtler açısından değil; Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında yaşayan tüm topluluklar için de tarihsel bir anlam ifade ediyor. “Çatışmasızlık hali”, “silahlı güçlerin geri çekilmesi” ve “siyasal mücadelenin ön plana geçmesi” biçiminde formüle ettiği bu görüşler, Türkiye açısından yeni bir döneme girilmiş olunmasının da bir göstergesini oluşturuyor.

Önder Apo bu noktada söylenmesi gerekeni söylemiş ve atılması gereken adımı atmıştır. Bunlar ilkesel düzeyde olan görüşlerdir. Önder Apo’nun görüşlerini okuyan ve takip edenlerde bunu bilmektedirler. Bunlar belgelidir de. Önder Apo’nun kitaplarını, gazetecilerle yapmış olduğu röportajlarda bunlar yazılıdır.

Elbete, bu adımların tek yanlı atılmış olması kendi başına yeterli değildir. Savaşın karşılıklı olan tarafları vardır. O nedenle savaşın son bulması için taraflardan birinin tek başına atmış olduğu adımlar, yeterli olmaz. Çoğu zaman tarafların tek yanlı  barışçıl yaklaşım sergilemesine rağmen, karşı tarafın ısrarla savaştan yana olması, yaşanan sorunun daha uzun sürmesine yada çözümsüz kalmasına neden olmuştur. Bunun sayısız örneği bulunmaktadır. Kürdistan’da süren savaşta da bunun örneklerine rastlanılmıştır. Kürt Özgürlük Güçlerinin atmış olduğu adımlara  karşılık verilmemiştir. O nedenledir ki, Önder Apo’nun yapmış olduğu bu çağrının da karşılığını bulması gerekmektedir.

Mezopotamya ve Anadolu coğrafyaları için olan bu gerçeklik, Ortadoğu halkları içinde geçerlidir. 2013 Newroz’un Ortadoğu halklarına adanmış olması da bunun bir göstergesidir. Önder Apo yapmış olduğu Newroz çağrısı ile Ortadoğu halklarının bütünü içinde bir perspektif sunmuştur. Başta Ortadoğu’nun kadim halkları olmak üzere; Arabıyla, Farsıyla, Türküyle, Kürdüyle halkların kardeşçe birlikte nasıl yaşayabileceklerinin yolunu göstermiştir. Bu Ortadoğu halklarının kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi gerektiği yolunda atılan bir adım olma anlamına gelmiştir.

Böylece Önder Apo Newroz çağrısı ile  küresel sermaye güçlerinin “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi” adı altında  Ortadoğu’ya vermeye çalıştığı “yeni düzene” karşı Ortadoğu halklarının kendi iradelerini ortaya çıkarmıştır.

Bu yönüyle de Önder Apo’nun 2013 yaptığı çağrı ile Newroz’a, yeniden Ortadoğu sınırlarını da aşan tarihsel bir rol oynama fırsatını vermiştir.

Bu şekilde sadece kürdistan halkı değil, tüm Ortadoğu halkları da 2013 Newroz yılı ile Newroz’un anlamına, ruhuna uygun olarak, yeni bir başlangıç yapmışlardır.