Fırsatçı Yaklaşımlar

Tabii ki bu tür yaklaşım sahiplerinin kamuoyu tarafından bilinmesi ve bunlara da müsam...

 Cemal Şerik- 18.05.2013

KCK yetkililerinin açıkladığı gibi, 8 Mayıs 2013 tarihinden itibaren Kürt Özgürlük ve Demokrasi Hareketi silahlı güçlerini Bakur Kürdistan’ı dışına çekmeye başladı. Gerçekleştirilmeye başlanan bu “geri çekilme” işlemi basın-yayın organları aracılığı ile kamuoyuyla paylaşıldı.

Bu şekilde Kürt Özgürlük ve Demokrasi Güçleri Önder Apo’nun çağrısı ile içerisine girmiş olduğu kararlaşmanın gereklerini yerine getirmede önemli adımlardan birini daha atmış oldu. Bunu “geri çekilen” gerilla gurup komutanlarının da çok açık bir şekilde belirttiği gibi, çok zor koşullarda ve Türk askeri güçlerinin ve korucuların tüm engellemelerine rağmen gerçekleştirdi.

Kürt Özgürlük ve Demokrasi Hareketinin atmış olduğu bu adım, kamuoyu ve ilgili çevreler içerisinde de karşılığını buldu ve yeni tartışmaları başlattı. Şimdi herkes bunu tartışıyor ve olası gelişmelerin hangi yönde olacağına dair görüşler  ve beklentilerini ileri sürüyorlar. Fakat bunlarla birlikte; başlayan süreci tersinden okuyan kimi yanlış, çıkarcı ve fırsatçı yaklaşımlar da dikkat çekici oluyor.

Tabii ki bu tür yaklaşım sahiplerinin kamuoyu tarafından bilinmesi ve bunlara da müsamaha gösterilmemesi gerekiyor. Çünkü bunlar asıl gündemin dışında ve bir bütün olarak toplumun çıkarları karşısında; bireysel, dar gurup çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar.

Bu tür çıkarcı ve fırsatçı yaklaşım sahipleri içerisine girdikleri bu basit yaklaşımlara “teorik bir kılıf” uydurmaktan da geri kalmıyorlar. Çıkarıldıkları TV ekranlarında da bu görüşlerini tekrarlıyorlar. Bu çerçevede de Türk egemenlerinin ve iktidar güçlerinin özellikle de AKP propagandasının borazancılığını yapmış oluyorlar. Aynen AKP’nin akıl hocalarının söylediklerini tekrarlıyorlar.

AKP’nin akıl hocalarına göre; bugüne kadar Kürdistan halkı “PKK’nin silahlı güçlerinin vesayeti  altındaydı.” “PKK silahlı güçlerini çekince bu vesayet kalktı.”  “Şimdi PKK’nin silahlı güçlerinin vesayetinden kurtulan halk, AKP’nin yanında yer alacak.”

Önder Apo’nun çağrısı üzerine Kürdistan Özgürlük Gerillasının, Bakur Kürdistan’ı sınırları dışına çıkmaya başlaması karşısında çıkarcısı, fırsatçı kimi kişi ve dar gurupların geliştirmiş oldukları yorumlarda, AKP’nin akıl hocalarının bu belirtmiş olduklarının ötesine geçmiyor. Neredeyse aynı sözcükleri kullanıyorlar. Ellerini ovuşturarak konuşuyorlar. Onlarda “PKK’nin silahlı güçlerini geri çekmesiyle Kürdistan halkının kendilerinin yanında olacaklarını” söylüyorlar. Böylesine AKP ile “yumurta ikizleri” gibi aynı refleks ve beklentiler içerisine girmiş olduklarını gösteriyorlar.

Elbette bu çıkarcı, fırsatçı kişi ve  dar gurupların dile getirmiş oldukları bu görüş ve beklentili ruh halleri kaşısın da şaşırmamakta gerekiyor. Doğaları gereği efendilerinin kendilerinden var olan beklentilerine uygun davranıyorlar. Böylece asıl olarak da içerisine girmiş oldukları bu tür yaklaşımlarla asıl özlerini ortaya koymuş oluyorlar.

Bu tür kişi ve dar gurupların geçmiş dönemlerdeki konumlanışları ve sahibi oldukları tutumları da bunu doğruluyor. Bunlar sömürgeciler gibi, Kürdistan’ı kendi mülkleri, Kürdistan halkını da kendi tebaaları olarak görmekteydiler. O nedenle de onlara göre “Kürdistan’ın  asıl sahipleri” kendileriydi. PKK ise buna son verdi, kendilerinin olarak gördüklerini, asıl sahibi olan topluma devretti. Şimdi ise PKK, silahlı güçlerini “geri çekince” mal, mülk” olarak gördükleri Kürdistan ve Kürdistan halkının yeniden kendilerinin olacağını söylemeye başladılar.

Bu doğrultu da harekete geçenler, en keskin söylemlerle ortaya çıkanlar ve sanki Kürdistan’da bugüne kadar hiçbir şey olmamış ve yaşanmamış gibi hareket etmeye başladılar.  Hatta bunlar içerisinde “PKK’nin bittiğini”, “miadını doldurduğunu” söyleme basitliğine düşenler bile görülür hale geldi.

Elbette, bu tür beklentili ruh hali ve görüş sahiplerinin ciddiye alınır bir yanları yok. Bunlara cevap vermeye de gerek yok. Bunlar  çöl’de “serap” ve kendilerini “darı ambarında” görmeye devam edebilirler. Bu tamamen kendilerinin bilecekleri bir şey ve kendilerini engelleyen de yok. Fakat bilinmesi gerek bir şey var. Bunu AKP’nin akıl hocalarının çok iyi bilmesi ve anlaması gerekiyor. O da; Kürdistan halk gerçekliğidir.

Politik-Ahlaki toplum olma yönünde önemli mesafeler kat eden Kürdistan halkı, elli yıl öncekinin bir halkı değildir. Konulduğu mezardan çıkmıştır. Mücadele içerisinde dirilen ve var olan bir halk gerçekliği haline gelmiştir. Kürdistan halkının kendisinin bir özdeyiş haline getirdiği; “PKK Halktır, Halk Burada” sloganında ifadesini bulduğu gibi; PKK’lileşen  bir halk gerçekliği ortaya çıkmıştır. Ruhsal, düşünsel ve yaşamsal olarak değişmiştir. Bu gerçeği hiçbir kişi ve  çevrenin, özelliklede başkalarının artığı ile beslenen, aralardan sızmaya çalışan çıkarcı ve fırsatçıların değiştirmeye gücü yetmez.