Öncelikle şunu dile getirmek lazım: Sadece Deniz Gezmişle değil, Yusuf Aslan, Hüseyin inan’ı Mah...
Erdal Ceylan
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ların idam edilişinin kırk birinci yıl dönümünü yaşıyoruz. Her yıldan farklı olarak bu yıl dönümünde ne düşünüyoruz, günümüzün özel görevlerini nasıl tanımlayacağız, bugünü nasıl karşılayacağız, sorularını sorduk ve şu cevabı aldık;
“Bugüne Denizler Lazım”
Öncelikle şunu dile getirmek lazım: Sadece Deniz Gezmişle değil, Yusuf Aslan, Hüseyin inan’ı Mahir Çayan’ı, arkadaşlarını, ser verip sır vermeyen İbrahim Kaypakkaya ve bugünü var eden tüm devrim şehitlerini bu gün dolayısıyla anmak, bu günün hakikati üzerinde tekrardan düşünmek gerekir.
6 Mayıs 1996’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yapılan suikast girişiminin de yıl dönümü. Aslında aynı gün Kürt halkına yapılmak istenen de 1972’de Türkiye halklarına yapılanın aynısıydı. Biri darağacına götürülerek diğeri bombayla yok edilmek istendi. 6 Mayıs suikastına 30 Haziran’da Dersim’de verilen Zeynep Kınacı cevabını hatırlamak gerekiyor.
6 Mayıs 1972 gerçeğine fedaice bağlılığın ve cevabın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu söylemek gerçeğin her halde en yalın ifadesi olacaktır. Bundandır Denizler gibi halkların özgürlük geleneğine 24 yıl sonra tekrardan yöneldiler. 6 Mayıs 1996’da halklar Önderi Abdullah Öcalan’a süikast düzenlediler.
Üç fidan asılmış olsalar bile ölmediler. Halen Türkiye halkının kalbinde yiğit insanlar diye anılıyorlar.
Peki, bu nasıl oldu?
Süren kavgayla oldu. Kavganın büyümesiyle oldu.
Süren bu kavganın başlangıcının ne olduğunu ne kadar dile getirsek azdır. Bunun için 6 Mayıs gerçeğinin kahramanlarını kısa da olsa anlatarak devam edelim.
Deniz Gezmiş: 1947 yılında Ankara’da doğdu. Liseyi İstanbul’da okudu. 1966’da İÜ Hukuk Fakültesi’ne girdi. Kısa sürede gençlik eylemlerinde öne çıktı. TİP’de çalıştı. 1968’de Devrimci Hukuklular Örgütü’nü kurdu. Amerikan 6. Filosunu protesto eylemlerine katıldı ve İstanbul Üniversitesi’nin işgaline öncülük etti. DÖB’ün kurucuları arasında yer aldı. 1969’da Filistin’e gitti, gerilla eğitimi gördü. THKO örgütünü kurdu. Yine Ankara’daki Balgat Amerikan Üssü’nden dört Amerikalının kaçırılması eylemine katıldı. Sivas Gemerek’te çatışmada yakalandı. Eylemciliği, her şeyde öncü olması, devrimci iyimserliği ve baş eğmezliğiyle tanımlanabilecek bir gençlik önderidir.
Yusuf Aslan: Yusuf, 1947 yılında Yozgat'ın bir köyünde doğdu. Orta öğrenimini dindar ve anti-komünist eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı. 1966'da ODTÜ'ye girdi. Bir yıla kalmadan ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu. İlk yargılandığı eylem, CIA ajanı, Amerikan Büyükelçisi Commer'in arabasının yakılmasıydı. 1969 yılında arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitti. 1970 yılında kurulan THKO'nun kurucusu ve önderlerinden olan Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le birlikte Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalandı. Yusuf 'devrimin hamalı' diye nitelendirebilecek insanlardan biridir. Çok iş yapar, hiç kimsenin yapmak istemeyeceği türden ufak tefek ama önemli işleri sürekli yapar. Hem teknik işleri yapan bir kişidir, hem pratik azekâ bakımından oldukça gelişkindir. Diğer bir özellikleri olağanüstü fedakârlığıdır. Yani her şeyin kötüsünü kendisine almak, her şeyin iyisini kendi arkadaşlarına sunmak türünden pek çok erdemi kişiliğinde özümsemiş biridir.
Hüseyin İnan: 1949'da Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Bozhöyük köyünde doğdu. İlk ve ortaokulu Sarız'da, liseyi Kayseri'de okudu. 1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt oldu. Sosyalist Fikir Klüpü (SFK) ve bu derneğin bağlı olduğu Dev-Genç'e üye oldu. Bu arada TİP'e de katılarak, bu partinin etkinliklerinde yer aldı. Aynı dönemde, gerek İstanbul ve Ankara, gerek İzmir ve diğer yörelerde anti-emperyalist eylemlere katildi; ABD 6. Filosuna yönelik eylem ve mitinglerin içinde bulundu. Toprak işgalleri, kırsal yörelerdeki etkinlikler vb. etkinliklere katıldı. 1966-67 öğretim yılında, gerçeklesen ODTÜ Hazırlık boykotunun örgütlenmesine önderlik etti. Hüseyin İnan, 1968'de, TİP ve daha sonra MDD içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen gizli ve dar örgüt fikri doğrultusunda çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme düşüncesini geliştirmeye çalıştı. Ankara, özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan'ın attığı grup, daha sonra THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı. Aynı yıl İdari Bilimler Fakültesi'nden çıkarılan Hüseyin İnan, ODTÜ yurtlarında kalmaya devam etti. 14 Ekim 1969'da, grubun önemli bir kesimiyle birlikte Suriye üzerinden Ürdün'e, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)'nün asıl gücünü oluşturan El Fetih kamplarına gitti. Burada FKÖ'nün yanında İsrail'e karşı savaştı. İsrail içlerindeki karakol baskınlarında bizzat yer aldı. Şubat 1970'de Türkiye'ye geri döndüğünde, Diyarbakır-Antep yolunda bir otobüste yakalandı. Diyarbakır’da devam eden yargılama sonunda, Ekim 1970'de tahliye oldu. Hüseyin İnan Ankara'ya döndüğünde kafasındaki kır gerillası fikri iyice berraklaşmıştı. Benzeri düşünceler taşıyan ve aynı eylem çizgisini benimseyen, başlarında Deniz Gezmiş'in yer aldığı İstanbul grubuyla bir araya gelerek THKO'yu kurdu. İnan, kitle hareketleri içinde hemen hiç tanınmayan biri olmakla birlikte, örgütleyici niteliği, insanlarla ilişki kurma becerisi ve kararlılığıyla grup içinde sivrilmişti. Yaygınlaşan silahlı eylemlere önderlik etmekle kalmadı, bütün eylemlerin bizzat içerisinde oldu. 29 Aralık 1970'de, Dev-Genç üyelerinden İlker Mansuroğlu'nun öldürülmesi üzerine, THKO'nun örgüt olarak kendini ortaya koyduğu Kavaklıdere Polis Karakolu'nun kurşunlanması, 1 Ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Emek Şubesi soygunu, Amerikan askeri tesislerinin basılarak bir Amerikalının kaçırılması ve daha sonra dört Amerikalının kaçırılması eylemlerinde gösterdiği gözü pek, tavrı ve kararlılığıyla THKO'nun varlığında büyük etken oldu. 24 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalandı. 'THKO'nun o gün kurulan örgütü olarak beyni denebilecek kişidir. Aslında Deniz'den daha çok hareketli önder konumdadır. Çekirdek lider durumundadır. Ama o değişik özeliklere sahiptir. Katiyen geniş kalabalıklar onun ne olduğunu, kim olduğunu bilmezler. O da daha örgütçü bir kişiliktir. Her şeyin arkasında durur, kendini belli etmez. Hüseyin kendini mahkemede belli eder. Mahkemede savunmanın asıl kısmını Hüseyin yapmıştır. Ona gelinceye kadar Deniz'le bir başka kişi daha yapmıştı, bunlar yazılı okuyorlardı. Hüseyin orada hâkimleri gerçekten ağzı açık baktıracak biçimde konuşmuştur. O günkü fikirlerini çok net özetlemiştir. Ne için böyle bir harekete kalkıştıklarını anlatmıştır. Düşünceleri ve kafası çok net olan biridir.
Evet, kısa da olsa yaşamları ana hatlarıyla böyle anlatılabilir. Kesinlikle yaptıkları bunlardan ibaret değildir. Zaten ne yaptıkları kadar nasıl yaptıkları, nasıl yaşadıkları da şu an üzerinde tartışmalarımızı belirleyen temel şeydir. Bu konuda bir de mahkemede haykırdıkları gerçeklerden bazı cümleleri dile getirirsek:
Dile gelen gerçekler çok yalın ve kararlıca dile gelmiş gerçeklerdir. Halen geçerlilikleri vardır ve görev olarak herkesin önündedir. Hem yukarıda bahsettiğimiz yaşamları ve mahkeme tutanaklarına ilişkin birkaç şey belirtilebilir.
Tüm bu sebeplerden dolayı, büyük bir fırtına içinde yaşayıp fırtınada savrulan değil, fırtına yaratanlar diye geçerler. Günümüzde halkın yaşamına, yaşanan gelişmelere baktığımızda Denizlerin ikinci bağımsızlık savaşı diye dile getirdiği süreçteyiz. Ve bunun için yine onların dediği gibi halkların birliğine ihtiyaç vardır. Tüm Türkiye devrimci, demokratik çevreleri bu özel günde Denizlerin vasiyetleri üzerinde tekrar düşünmeli ve onların çizgisinde olanlar olarak onlar gibi fırtına yaratan bir hamleye girişmelidir.
Zaman bunu gerektirmektedir.
Başta da belirttiğimiz gibi
Bugüne Denizler lazımdır;
Devrimci idealleri için namuslu, özverili, korkusuz mücadele geleneğini sürdürecek Denizler lazımdır.
İdam sehpasına gidene kadar her anında Türkiye halklarının kardeşliği için savaşan
Antiemperyalist çizginin öncülüğünü yapacak
Her yerde halkların kardeşliği şiarını yaşamsallaştıracak Denizler lazımdır.