İnsanlığı Savunmanın Şehidi

Fakat en son süreçte Küresel sermaye güçlerinin taşeronu olan, bölgesel işbirlikçi güçler...

Cemal Şerik- 21.09.2013

Rojava Kürdistan’ı birçok kültürün birlikte yaşadığı ve tarihin farklı aşamalarında yaşanmış olan uygarlıklara ev sahipliği yapmış bir coğrafik bölge olma özelliğini taşımaktadır. Neolotik dönem diye adlandırılan ve bu sürece adını veren “Tel Halaf” burada bulunmaktadır. Yine Mitani’lerin başkenti de burada yer almaktadır. Bu tarihi ve kültürel zenginliklere daha birçoğunu eklemekte mümkündür.

Tarihi ve kültürel olarak önemli bir coğrafik bölge olan Rojava Kürdistan’ı aynı zaman da egemen hale gelmek isteyen hegemonik güçlerin kendi aralarında kıyasıya yürüttükleri savaşlara da ev sahipliği yapmıştır. Farklı coğrafik bölgelerin kesiştikleri ve geçiş yollarının buradan geçmekte olmasının da bunda rolü olmuştur.

Bu yönleriyle Rojava Kürdistan’ı sadece Kürtler açısından değil, burada yaşayan ve dünyaya yayılan Kültürler içinde sahiplenilen, sahiplenilmesi gereken bir coğrafik bölge olma özelliğine sahiptir. Bugüne kadar içerisinde tutuldukları sömürgecilik koşullarına ve yürütülen savaşlara rağmen Kürtler üzerinde yaşadıkları bu coğrafyayı koruyarak insanlık içinde büyük bir hizmette bulunmuşlar ve tarih karşısındaki sorumluklarını yerini getirmişlerdir. En son olarak Suriye’de yaşanan savaşın tahrip edici etkilerinin Rojava’ya taşırılmasını engelleyerek bunu başarmışlardır.

Fakat en son süreçte Küresel sermaye güçlerinin taşeronu olan, bölgesel işbirlikçi güçlerin her  açıdan desteğini alan çete güçleri Kürtlerin bu karşı koyuşunu kırmak için saldırıya geçmişlerdir. Bu çete güçleri katliamlar gerçekleştirmekte, insanlık suçlarını işlemekte, ağır silahlarla bombardımanlarda bulunmakta, gerçekleştirilen engelleme ve ambargolarla da halkı açlığı ve sefalete sürüklemek istemektedirler.

16 Temmuz 2013 tarihinden itibaren de bu yönde başlattıkları saldırıları aralıksız sürdürmektedirler. Buna karşı Yurtsever Rojava halkının ve kahraman evlatlarının büyük bir cesaret, kararlılık ve fedakarlıkla gerçekleştirdikleri büyük direnişleri de devam etmektedir.

Rojava Kürdistan’ın da direnen halk, büyük bir sorumluluk  ve bilinçle direnmektedirler. Bu direnişlerini sürdürürken sadece kendileri için direnmediklerinin de bilincindeler. Orada kendi anayurtlarını savunurken, aynı zaman da o coğrafya da yaşamış, gelişmiş olan kültürleri ve tarihide savunduklarının farkındalar ve bunu isteyerek de gerçekleştirmektedirler.

O nedenledir ki, Rojava’da halk sadece kendileri için değil, insanlığın ortak değerleri içinde bir mücadele yürütmektedir. Küresel sermaye güçlerinin ve bölgesel işbirlikçilerin Rojava Kürdistan’ına o kadar saldırmalarının altında asıl olarak bu gerçeklik yatmaktadır.

Küresel sermaye güçleri ve bölgesel işbirlikçiler Rojava Devriminin sadece kendi coğrafik bölgesi ile sınırlı kalmayacağı Kürdistan’ın diğer parçalarını ve bir bütün olarak Ortadoğu’yu etkileyeceğini ve oradan da tüm dünya için bir esin kaynağı haline geleceğini görmüşlerdir. Onun için de o kaynağı yerinde kurutmak için harekete geçmişlerdir.

Bu gerçeklik, Rojava da gerçekleşen direnişin, bir insanlık direnişi olduğu gerçeği; yüreği tüm insanlık için atanları ve bu bilinci taşıyanları da harekete geçirebilmelidir. Nasıl ikinci dünya savaşı öncesin de halkların, insanlığın ortak kazanımları olan Avrupa’da oluşmaya başlayan “Halk Cumhuriyetlerini” savunmak için dünyanın her tarafında harekete geçilmişse, aynı şekilde bu gerçekleştirilebilmelidir.

Gelinen aşama da Rojava Devrimi bu bilinçle de bir kabul görmeye başlamıştır. Sadece Kürdistan’ın diğer parçaların yaşayan Kürtler için değil, farklı coğrafyalarda yaşayan haklar ve onların öncü evlatları tarafından kabul görmeye başlanılmıştır. O nedenle de Rojava halkının yanında yer almak için harekete geçenleri olmuştur. Bu desteklerini maddi-manevi katılımlarını fiili katılımlara dönüştürenlerde ve uğurda mücadele içerisinde olanlarda vardır. Bunlarda Rojava’da direnen halkın yanın da yer almaktadırlar. Onlarla yaşamı paylaşmaktadırlar ve canlarını verme pahasına bunu gerçekleştirmektedirler. Bu şekilde Rojaava halkının yanın da yanın da yer alarak, tüm insanlığa ve tarihe karşı sorumluklarını yerine getirmektedirler.

En son olarak Rojava Kürdistan’ın da Doktor olarak bulunan en zor şartlar altında büyük bir sorumlukla ve fedakarlıkla hareket eden ve bir bütün olarak da Rojava halkının kalbini fetheden  Türkiyeli Devrimci, Marksist-Leninist Komünist Partisi(MLKP)öncü kadrolarından Serkan Tosun (Mazlum) bunlar arasında yerini almıştır. Savaş içerisinde Rojava Halkının yanında, Çeteler tarafından Serikani’de katledilmiştir.

Mazlum, Rojava Kürdistan’ın da insanlık ve tarih karşısında duymuş olduğu sorumluluğu yerine getirirken, aynı zaman da aynı idealleri paylaşanlar içinde bir sembol halini gelmiştir. Önemli olan da bundan gerekli olan doğru sonuçları çıkarmasını bilmek ve Rojava Kürdistan’ı gerçeğini ve devrimini doğru anlamaktır.   

Kuşkusuz Rojava Kürdistan’ında yaşayan halk, Mazlum’u kendi evladı ve şehidi olarak kabul etmektedir. Fakat burada bilinmesi gereken bir gerçekli var. O da; Mazlum’un bugün Rojava Kürdistan’ın da temsilini bulan insanlık birikimlerini ve onun ortak değerlerinin korunması mücadelesinin şehidi olduğu ve bu şahadetle birlikte Rojava Kürdistan’ında anlam bütünlüğüne kavuşmuş olan insanlık birikimlerine yeni bir değerin daha eklendiği gerçekliğidir.