Vurucu Kol ve Gülen’e Dönük Bir Kaç Söz-3

 

 

Bunlar ve benzeri gelişmeler küresel emperyalizmi kaygılandırdığı açıktır. Bunun için kendilerince birçok oyunu...

KASIM ENGİN

 

ABD ya da küresel emperyalizmin yürütücüleri 1980’lerden itibaren adım adım İslam dünyasına tümden hakim olmak için ciddi ciddi konseptler geliştirmeye başladılar. Daha önceleri birçok projeyi geliştirmeye çalışmışlardı, ancak her seferinde başarısız kalmışlardı.Geçmişte en başarılı projeleri Suud’un Şerifi eliyle Ortadoğu’ya ciddi adım atmalarıydı. Bu adımla cetvelle çizilmiş muz devletlerinin eliyle girişlerini güçlendirmiş ve İsrail’i kurdurtmakla da ayaklarını daha da sağlam bir hale getirmişlerdi.

İsrail’i kurdurtmayla birçok sorunu çözdüklerine inansalar da bunun böyle olmadığını yıllar geçmeden hemen anlaşılacaktı. Örneğin 1953 yılında İran’da Musadık, 1958 yılında Irak’ta Kaseem, 1973 yılında Suriye’de Hafız Esad, 1979 yılında yeniden İran’da Şah’ın düşürülüşüyle iktidara adım adım gelen Humeyni.

Bunlar ve benzeri gelişmeler küresel emperyalizmi kaygılandırdığı açıktır. Bunun için kendilerince birçok oyunu yeniden gündeme koymaya çalıştılar. En etkili adımları Mısır’ı ele geçirerek İsrail ile “barış” yaptırtmalarıydı. Yine bunun kadar etkili belki de daha da müessir olan ise Türkiye’de geliştirdikleri 12 Eylül faşist darbesi olmuştur. Daha önce belirtmiş olduğumuz gibi 24 Ocak ekonomi kararları esasta TC devletini uluslararası sisteme entegre etme girişimi ve eylemiydi. Başka önemli bir müdahalesi ise Ortadoğu’da “komünizm” tehlikesine karşı özenle geliştirdikleri “yeşil kemer” projesiydi. Bu proje birçok alanda hayata geçirilmek istense de en etkili birşekilde Afganistan’da, Sovyet işgaline karşı geliştirdikleri karşı cephe olmuştur.

Sözü uzatmadan küresel emperyalizm Ortadoğu’ya tam yerleşmek için her zaman şöyle ya da böyle farklı farklı projelerin peşinde koşmuştur. Kimisi çok başarılı olmuş, kimisi tam tutmamış, kimisi ise hiç yer bulmayarak terk edilmek zorunda kalınmıştır. Ancak bir gerçeklik var ki o da emperyalizm kesinlikle Ortadoğu’da vazgeçmemiştir. Vazgeçmediğini, geçmeyeceğini de bizler en iyi bir şekilde çok sonraları BOP diye bilinen Fas’tan Pakistan’a uzanan Büyük Ortadoğu Projesi’nden göreceğiz. BOP’a giden yolda ya da BOP’un en etkili silahı ya da gücü ise Yeşil Kemer’in aktif gücü olan Fettulah Gülen hareketidir.

Daha önce yazdığımız gibi Fettulah Gülen adındaki kişi 1960’ların ortalarında Türkiye ve Kürdistan’da Komünizme Karşı Mücadele Derneğini ilk kuran kişi unvanını taşıyor. Bu derneklerin Ortadoğu’da emperyalizmin koçbaşları olduğunu ise her geçen gün herkes yaşayarak görecekti. 12 Mart darbesindeki duruşunu yazmıştık, 12 Eylül faşist darbesindeki duruşunu da yazmıştık. Daha sonraları hem Türkiye’de hem de Ortadoğu’nun herhangi bir yerinde emperyalizmin lehine ya da aleyhine gelişen durumlarda da bu kişinin tavrını ve duruşunu da herkes görecekti. Her şart altında koşulsuz bir şekilde emperyalizmin sözcülüğünü hiçbir şekilde gizlemeden yapan bu zatı keremin durumu bunun için, çok mu ama çok önemli olmaktadır. Bu kişinin ve daha sonra kendisine hareket haline getirecek olan bu Gülen Cemaatine yakından bakmak bunun için çok önemlidir.

Devlet içinde nasıl etkili hale getirildiği biliniyor. Kurulmuş olan her hükümet mutlaka bu cemaate ya da Gülen’e zarf atmadan edemez hale gelmiş ise gerçekten orada durup iyi hem de derinliğine değerlendirmek gerekir. Sorun gerçekten sadece on bilmem kaç yıldır iktidarda olan bir hükümet içerisinde güç haline getirilişi değildir. Ya da polis kurumu başta olmak üzere Türkiye’nin birçok önemli kurumunu ele geçirmesinden de bahsetmiyoruz. Bu öyle bir özel güçtür ki dünyanın her yerine sızdırılarak ve sözde kuracakları daha doğrusu ona kurduracakları okullar aracılığıyla da kurumlaştıkça kurumlaştırılacaktır.

Bu kadar yatırım elbette boşuna değildir. Yatırım daha büyük işler içindi. Yatırım elbette öncelikli olarak Ortadoğu’yu emperyalizme yedeklemek içindi, içindir. Ve tabii tüm İslam dünyasında etkili hale gelmek için içindi, içindir. Ne de olsa Ortadoğu, Ortadoğu şahsında ise İslam kültürü kolay kolay başka kültürlere teslim olmuyor. Olmadığı gibi başka kültürlerin başat hale gelmesinin önünde ciddi bir engel olarak dikildiğini en iyi küresel emperyalistler biliyorlar.

İşte Gülen hareketinin en temel görevi emperyalist kültüre karşı direnen İslam kültürünü yumuşatarak, teslim hale getirilebilmesidir. Bunun ise nasıl yapıldığını daha sonra görelim.

 

Devam edecek.