Vurucu Kol Ve Gülen’e Dönük Bir Kaç Söz-4

 

 Şimdi Gülen’i ve hareketini sadece ve sadece bu açıklama ve yaklaşım için mercek altına alarak...

Kasım ENGİN

 

“Gülen hareketinin en temel görevi emperyalist kültüre karşı direnen İslam kültürünü yumuşatarak, teslim hale getirilebilmesidir” demiştik.

Hatırlayanlar bilir birkaç yıl önce Mavi Marmara gemisi İsrail’e doğru yol aldığında ve bu yol alışa karşı İsrail devleti çok sert şiddet kullandığında en ilginç açıklama Gülen’den gelmişti. İçerik olarak Gülen İsrail’in katlettiği 9 insan için; “egemen olan bir devlete karşı çıkmak doğru olmaz. Egemen devletin kendini savunma hakkı vardır” gibi şeyler söylemişti. Dikkat edelim, Filistin’e bir gurup sivil toplumcu-siz öyle görmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz de, provokasyonda diyebilirsiniz-insani yardım götürmek istiyor, İsrail devleti bunların birçoğunu komalık yapıyor, vuruyor kırıyor ve 9 tanesini de katlediyor. Ancak Gülen hazretleri, İsrail devletini egemen bir devlet olduğu için savunuyor.

Şimdi Gülen’i ve hareketini sadece ve sadece bu açıklama ve yaklaşım için mercek altına alarak incelemek gerekmez mi? Sözde en ileri düzeyde bir “Müslüman” olan bir Gülen, Filistinlilere yardım götürenleri eleştiriyor ve katledenleri aklıyor. Yine hatırlayanlar bilir İsrail ile sıkı fıkı olan bir AKP bile İsrail’e karşı diş bilemiş-dalaveresi ve hilesi bol olan bir diş bileme olsa da- tavır almıştı. Ama Gülen İsrail’e yani ABD’ye ve cümle emperyalist cephenin yanında yer almaktan çekinmemiştir.

Gülen’in bu tavrının bir nedeni olmalıdır. Gülen’in ABD’de bu kadar yıl kalmasının da bir nedeni olmalıdır. Hem de Gülen’in ABD tarafından iyi bir eğitimci olarak kabul edilmesinin de bir anlamı olmalıdır. Hollanda’nın –unutulmamalı Protestanlığın yani Evangelizmin önemli bir merkezi-Gülen’i çok önemli bir sivil toplumcu görmesinin de bir anlamı olmalıdır. Gülen’in dünyanın dört bir yanında açtığı okullarda asıl öğretim dilinin İngilizce olması, öğretim üyelerinin ağırlıklı İngiliz ve ABD’li olmaları da önemlidir. Boşuna Rusya’da ve eski Sovyet’in birçok yerinde “Gülen faaliyetleri ajan faaliyet yürütüyorlar” gerekçesiyle yasaklanmamışlardır.

Dikkat edelim; emperyalistler, Siyonistler, ısrarla Gülen’e arka çıkarak bolca örgütlemesi için imkan sunarlarken, emperyalist kampın karşında yer alanlar ya da yer aldığını düşünenler, Gülen’in çalışmalarını yasaklıyorlar. Yine daha da önemlisi sözde ileri bir Müslüman olan bir Gülen ve hareketinin en çok düşmanlık yaptıkları ülkelerinin başında İran Şialığı ile Suudi Vahabalik geliyor. Ve tabi köktenci İslam geliyor. Burada yapılan İran Şialığına ya da Suudi Vahabaliğine arka çıkma ya da kollama değildir. Burada yapılan sadece tespitlerdir.

Yukarıda dile getirilenleri bir araya getirdiğimizde ortaya uluslararası güçlerin birinci elden savunuculuğunu yapan bir hareketin ve kişiliğin ortaya çıktığı açıktır. Antiemperyalistleri sindirmek için kullanılan bir güç…

Söylenenleri daha iyi anlatabilmek için çok kısa da olsa Evangelizmi açmakta yarar vardır.

Bir yazıda Evangelizm anlatırken şöyle denilmekteydi: “Hıristiyan inancına göre; Tanrı’nın oğlu İsa Mesih’i Yahudiler çarmıha gerdiler ve işkence ile öldürdüler. Hıristiyanlar, “Rab”lerini öldüren Yahudileri sevmezler. Dünyadaki Antisemitizm İdeolojisi kaynağını ilk bu inançta bulur.

Hıristiyanlık inancının insanlığı götürdüğü yer Yahudi’yi sevmemek iken; bu aralar Hıristiyan âlemi içinde bir “Yahudi severlik” doğdu? Hıristiyanlarla Yahudiler şimdi Filistin de nasıl kol kola? Bunu anlamak için “Evangelizm'i” (Evangelizm) bilmek gerekiyor.

Evangelizm’in ne olduğunu bilmezsek Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) niye bu kadar ısrarlı, kayıtsız ve şartsız İsrail’i desteklediğini anlaşılmaz ABD’nin Irak’ta, Ortadoğu’da hatta Kara Afrika’da ne yapmak istediğini de.

Evangelizm; son yüzyılda ABD’yi yöneten ve son Milenyum’da da (İncil tabiridir İsa Mesih’in geleceği, Kudüs'ün güneyindeki Kidron Vadisi'nde Armageddon’un yaşanacağı çağı ifade eder) dünyayı yönetmeye aday Küresel sermayenin gizli dinidir. Yahudi’den daha Yahudi Hıristiyanların uydurma dinidir.

Evangelist sözcüğü eski Yunanca da Evangel, Evangelion: İyi Haber, müjde, sevindirici/Kurtarıcı Haber anlamında kullanılıyordu. Hıristiyanlığın bir kolu, mezhebidir.

Asıl olarak Protestan fundamentalizminin bir uzantısı. Bu Hıristiyanlık yolunun kökenleri Martin Luther''e ve Protestanlığın kuruluşuna kadar gidiyor. Luther kendi kurduğu kiliseye "Evangelik Kilise Hareketi" diyordu. Papalığın yaptıklarına karşı çıktığı, protesto ettiği için bunlara “Protestan “ denildi.

Protestanlık faizi reddeden Katoliklere karşı faizi serbest bırakıyor, "Ahiret'ten" çok bu dünya ile ilgili düzenlemelere vurgu yapıyor; çalışmayı, ticareti ve üretimi kutsuyordu. Protestanlığın bu görece modern girişimleri bir reform hareketi olarak değerlendirildi. Eski ahit, özellikle ABD'nin kuruluşunda farklı yorumlara ve anlayışlara yol açtı. Bu, bakış açılarında "kıyamete" ve "Mesihçiliğe" ayrı bir değer vermelerini sağlıyordu. Özgür iradenin "tanrı" tarafından çizilen kaderin dışına çıkamayacağını öngören evangelistler, bu kaderi hızlandırmak için Hıristiyanların ellerinden geleni yapması gerektiğini savunuyor. Ve Armageddon''la, yani "iyi" ile "kötü" arasındaki o “büyük son savaş”la gelecek olan kıyameti ve Mesih''i hızlandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Seçilmiş insanlar olduklarına inandıkları Yahudilerin, bir kıyamet koşulu olarak desteklenmesi gerektiğini düşünüyorlar.”

Yukarıda dile getirilenlerde anlayacağımız ya da çıkaracağımız başlıca sonuç dünyada giderek adım adım geliştirilen bir Evangelizm’in oluşudur. Son yıllarda dünyada en çok geliştirilen-nicelik olarakta- dinin Evangelizm dini olduğunu da ekleyelim.

Gülen’in okullarını, yaptığı açıklamaları, egemenlere karşı gösterdiği nezaket, Rojava Kürdistan’ında silahlı çetelere silah göndermesini, bunun için özel örgütler kurmasını, Kuzey Kürdistan’da ise birinci elden Kürt özgürlük hareketine karşı düşmanlık yaptığını, hatta TC devletiyle Kürtler arasında giderek geliştirilmek istenen barış sürecine en çok karşı durarak sabote ettiğini, Güney Kürdistan’da ise İsrail’in yaman dostu olan KDP ile özel ilişkiler beslediğini, genel olarakta radikal demokratik İslam’a karşı duruşunu değerlendirdiğimizde ortaya bambaşka bir gerçeklik ortaya çıkıyor. Gülen ve hareketinin çokta Müslümanlıkla, İslam’la alakalı olmadığı rahatlıkla görülebilir.

Özcesi bizler; “5. VURUCU KOL VE GÜLEN” derken ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkıyor. Gülen kişiliği ve hareketi kesinlikle Ortadoğu’da bir vurucu güçtür. Devletlere sızarak, emperyalizmin, evangelizmin iyi bir vurucu gücü. Emperyalizmin ve Evangelizmin çıkarları zedelenmeye başladığında, Gülen harekete geçiyor. Söz konusu Türkiye’de eğer AKP az bir şey bölge halklarının çıkarlarını düşünen hareketler içerisinde girsin yapılacak olan sabotajdır. Şantajdır. Karşı duruştur. Çünkü Gülen hareketi Evangelizmin egemen olması için İslami cephenin yumuşatılması için kullanılan yegane güçtür. Evangelizmin galebe çalması için özelde İslam ülkelerinde Vurucu 5. Kol olarak iş başında olan Gülen’i ve hareketini tanımak ve alanda karşı durmak her Ortadoğulu ve demokrat için bu bağlamda çok fazla önemli olmaktadır.

Bitti.