KUANTUMLA NE DEĞİŞTİ?

Klasik fiziğin kartezyenci anlayışına göre doğadaki her şey bilimsel yöntemler kullanılarak şüphe...

Baz Çiya

Klasik (mekanik) fizik kesin ve şaşmaz yasalarıyla düşünce dünyamızı daraltarak sınırlara mahkûm etmiştir. Bu düşünce sisteminde toplumsal sorunlara çözüm gücü olabilmenin yerine nedenleri peşine koşmak ve sonuçta da öyle olması gerekiyormuş tarzı bir kaderci anlayış hep aynı yerde ‘uygun adım’ saymayla geçiriyoruz. Özellikle pozitivist düşünce ile metafizikten arındırılmış ruhsuz bir toplum yaratılarak ve var olan mekanik fiziği yasalarının iktidar odaklarınca topluma uyarlanmak istenmesi deyim yerindeyse tam bir toplumsal cinayettir.

Özne-nesne ayrımıyla ‘bilen varlık’ olarak öznenin dışında insanın kendi bedeni dâhil nesne olarak her şeyin cansız sayıldığı ve her türlü tasarrufa açık bırakılmasına karşın kuantum fiziği ile açığa çıkan atom altı dünyada ki verilerle yepyeni bir düşünce formu gelişmektedir.

Klasik fiziğin kartezyenci anlayışına göre doğadaki her şey bilimsel yöntemler kullanılarak şüphe götürmez bir biçimde anlaşılabilir. Bunun yanı sıra bir şeyin geçmiş ve günümüzdeki pozisyonu bilinirse gelecekteki pozisyonu da belirlenebilir. Ancak kuantum teorisiyle kuşku götürmez bir biçimde fiziğe giren belirsizlik ilkesi bu tezi boşa çıkarmaktadır. İnsan doğa ve evrendeki sistemlerde bu yeni anlayışa göre bir hareket tarzına sahiptirler. Özellikle parçacıklar söz konusu olduğunda bütün büyüklükler olasılıklarla belirlenir. Ve geleceğe dönük tahminler de ancak olasılık dâhilinde yapılabilir.

Kuantum fiziği ile klasik fizik arasındaki önemli farklardan biri de klasik fiziğin düz-çizgisel, kaba ve ağır hareketleri ifade etmesi karşılığında kuantum fiziğinin son derece serbest esnek renkli hızlı ve görünmez bir doğaya sahip olmasıdır. Biz doğayı nasıl görüyor ve algılıyorsak duygu ve düşüncelerimizle aynı temelde değişim ve gelişim yaşar. Bu yeni gelişmelerle olay ve olgulara bakmada çok önemli bir farklılık gösteririz.

Atom  altı dünyanın  derinliğiyle ortaya çıkan sezgisellik  ve  dolanıklık ilkkeleri de evrende özgür tercih ve büütündsellik gibi canlılık özzellikklerinin  var olduğu gözler önüne serilmiştir. Bu yönüyle bakıldığında duygu ve düşünce dünyamızın büyük değişimlere uğrayacağı açıktır. Şu anda hem kendimize hem de çevremiz ve hayata bakış açımıza yön veren belirleyen mutlak sınırlar çizen bakış açısı belirlenmiş zihniyet kalıplarından edindiğimiz alışkanlıklardır. Bu alışkanlıklarda kendi irademiz dışında bir oluşum seyri içinde oluşmuşlardır. Bu oluşum gerçeğinden dolayı kendi irademizle buluşamıyoruz. Kuantum felsefesi tamda bu noktada insana mucizeler yaralatabilecek duygu ve düşünce imkânı sunmaktadır.

Özünde sürekli bir değişim olduğu halde günümüz toplum gerçekliğini düşünce yapısında doğmatikleşen kavramlar vardır. Kuantum felsefesi ile bu izafi kavramların benliğimizde yarattığı sınırlar aşılmaktadır. Düşünsel olarak sınırsızlığa doğru bir seyir içerisinde gelişebilecek duygu ve davranışlarımız günümüz bilim anlayışında olduğu gibi toplumsal ve bireysel olarak sorumsuz ve yıkıcı dolayısıyla doğa ve insan gerçeğinden kopuk gelişmeyecekti. Çünkü doğanın bile kendince bir ahlakı vardır. Bu açıdan hem toplumsal ahlak hem de doğa ahlakı dışına çıkılmaması husussunda bilince varmak insanın toplumsal doğaya uygun bir bilinç edinmesi hayatidir. Aksi halde ahlaktan yoksun anlayışla yaklaşılırsa insanlık ve doğa yeni felaketlerle karşı karşıya gelmekten kurtulamaz. Yeni bir zihniyetin oluşumuna temel teşkil edecek olan kuantum felsefesi eski bilim anlayışındaki sapma ve yanlışlıkların aşılması noktasında da özeleştiri sayılabilecek bir rol üstlenmek durumundadır. ,

Bütün bu gerçeklikleri göz önüne aldığımızda hayatı daha yetkin bir biçimde algılama ve benliğimizi daha doğru bir biçimde oluşturma noktasında kuantumik bakış her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Son derece mütevazı dolayısıyla küçük olandan başlayarak yaşamın yaratımını bu yeni felsefi yaklaşımla merkeziyetçiliği aşan ve özgür tercihi içeren son derece canlı dengeli birbirini besleyerek tamamlayan dişil ve doğacıl bir yaşam felsefesi olarak hakikatle bütünleşme noktasında gönül gözümüz olma iddiasındadır.

27.12.2017