AKP-IŞİD karşısında çağdaş HÜRREMİLER!

Burada kadının yöntemi dönemin koşulları gereği, açıkça kadın kimliğiyle ortaya çıkıp öncülük...

Şiyar Amed

 

Ortadoğu tarihindeki halk direnişlerinin yüzlerce yılına Hürremizm damgasını vurmuştur. “Mutlu, neşeli, hoş, iyi, güzel” anlamlarına gelen Hürrem adının kaynaklarına bakalım:

1-Hürrem adı ilk kez 499’da katledilen Kürdistan’lı direniş önderi Mazdek’in eşi ve yoldaşı olarak karşımıza çıkar.

2-Hürrem’in takipçilerinin kurduğu Hürremdin veya Hürremiyye denilen bir dini inanış vardır.

3-Hürrem adında bir kasaba bulunmaktadır.

Her üç kaynak birbiriyle bağlantılı olup Hürrem adının en son 838’de katledilen Babek’e “Babek Hürremi” denilmesiyle anıldığını görürüz. Babek, o dönemin Hürremilerinin lideridir. İsmaili, Karmati, Bedrreddini direnişlerde de adı doğrudan verilmese de Hürremizm çizgisi sürdürülmüştür.

Hürremizmin Kürdistan ve Anadolu Aleviliğiyle bağlantısı da araştırmaya değerdir. Onlara “Kızıllar” veya “Kızıl giyinenler” adı da verilmiştir.

Hürrem sadece bir simge değil tarihi bir karakter ve mücadele çizgisidir. Çünkü bu düşünceler kadın iradesi ve mücadelesi olmadan kendiliğinden ortaya çıkabilecek düşünceler değildir.

Dönem, kadının toplum içerisindeki belirleyici gücünü yitirdiği bir dönemdir. Ataerkillik hükmünü icra etmektedir. Kadın gölgede, yitik ve kimliksiz kalmaya mahkûm edilmek istenirken buna karşı derinden bir başkaldırı dalgası gelişmektedir. Yani kadın, iradesini tümden yitirmemiştir. Eşitlik ve özgürlük arayışı sürmektedir.

Burada kadının yöntemi dönemin koşulları gereği, açıkça kadın kimliğiyle ortaya çıkıp öncülük yapmak yerine dolaylı olarak derinden bir isyanı örmektir.

Mazdek’in, Cavidan’ın ve Babek’in yanındaki kadın duruşu toplum açısından güven ve onay duruşudur. Ana tanrıça özelliğinin karakteristiği burada kendisini dolaylı olarak yansıtmaktadır. Toplum kadının duruşuna bakarak direnişi ve öncülerini onaylıyor. Bu çok önemli bir husustur. İslam devletlerinin kayıtlarından hareket edilse bile “Mazdek’ten sonra karısı Hürrem düşüncelerini yaymaya devam etti” ve yine “Cavidan öldürülünce karısı taraftarlarına Cavidan’ın ruhu Babek’te yaşıyor diyerek Babek’in öncülüğünü kabul ettirdi” diye düşülen notlar kadının onay konumunda olduğunu göstermeye yetmektedir.

Nizamülmülk ise Siyasetname adlı kitabında hadiseyi şöyle nakletmiştir:

“Mazdek öldürüldükten sonra karısı Hürrem Binti Qade, iki adamıyla birlikte Medayin'den kaçtı. Rey kasabasına giderek halkı kocasının yoluna çağırdı. Peşine takılanlara Hürrem Din adı verildi...

Hürrem Dinliler her yana dağıldılar ve her kentte başka bir ad aldılar ve her yerde de sürekli olarak başkaldırdılar. Bâtınîler onlarla beraber oldu, çünkü her iki mezhebin aslı birdir.”

Hakkında geniş araştırmalar yapılması gereken Hürrem günümüzde en fazla kadın öncülüklü direnişlerde yaşamaktadır. Babek destanında Tuğrul Keskin O’nu şu anlamlı mısralarla anmıştır:


“Ta Hazar’da aradım seni / saçların kara mıdır hala / ve döver mi dizlerini /
ey isyanın anası / anlatabilir mi seni yalnız / bir payizin savrulan yaprakları”

 

Hürrem!

İsyanın kutsal anası!

O şimdi özgürlük için çarpan tüm yüreklerde yaşıyor.

O şimdi kadınların muhteşem direnişinde,

O şimdi Alevilerin binlerce Kerbela’dan acılarla ama başı dik geçerek oluşturduğu insanlık erdemi ve büyük ahlakta,

O şimdi Ezidi, Süryani, Kürt tüm mazlumların özgürlük direnişinde; o şimdi demokratik Ortadoğu mücadelesinde yaşıyor.

Ve Hürrem şimdi AKP-IŞİD’in tek bir anlam yüklediği, iktidarla-şiddetle özdeşleştirdiği İslam anlayışına karşı, İslam’ın özünü temsil ediyor.

Hürrem ve inancı, İslam adına uygun bir barış dini şeklinde, mutluluğu ve erdemliliğiyle tüm samimi Müslümanların mücadelesinde yaşıyor.

Hürrem, İslamiyet öncesinde yaşamışsa da İslamiyet döneminde de zorba hükümdarlara karşı isyanın anası ve ilham kaynağı; hatta Hürremiler adıyla örgütlenen bölge halklarının ortak mücadele çizgisi olmaya devam etmiştir.

Çünkü Hürremizm felsefesi:

-Mal ve servetlerin toplumca eşit paylaşılmasını

-Kadın-erkek arasında eşitliği

-İnsanlar üzerinde iktidar ve tahakküm kurulamayacağını

-Din adamlarının ayrıcalıklarının ve ağır dini yükümlülüklerin ortadan kaldırılmasını

-Tüm kötülüklerin ve günahların kaynağı olan özel mülkiyet, şiddet, haset, öfke ve açgözlülüğün insandan uzak tutularak toplumun bir sevgi ve aşk toplumu haline getirilmesi gerektiğini savunmuştur.

Bunlar Ortadoğulu kimliğimizi ve kültürümüzü anlatan ilkelerdir. Kutsallıklar arkasına sığınıp her türlü vahşi saldırıyı meşru kılmaya çalışanlara ve her katliamdan sonra sahte zafer naraları atanlara karşı en büyük moral ve direniş kaynağıdır.

Son bir not: Mazdek reformcuydu ama hunharca katledildi; Hürremi hareketler bu yüzden silahlandı, gerillalaştı, ordulaştı