
Duran Kalkan
Kürtler ve demokratik güçler İmralı işkence sisteminin sona ermesini ve Önder Apo’nun özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşmasını çok kuvvetli bir biçimde istiyor. AKP-MHP faşizmi ise, Kürt halkı üzerinde yürüttüğü topyekun faşist özel savaş kapsamında İmralı’daki tecridi ve baskıyı en üst düzeye çıkarmış bulunuyor. 5 Nisan 2015’den bu yana Önder Apo’dan ciddi bir haber alınamıyor. Bu nedenle herkesin duyarlı olması ve sorumluluklarına sahip çıkması gerekiyor.
Çok iyi biliniyor ki, Önder Apo’nun İmralı’da ağır tecrit altında tutuluşu Kürt sorununun varlığıyla ve çözümsüzlüğüyle bağlantılıdır. Yine İmralı’daki ağır baskı ve tecrit uygulamalarıyla Kürt halkı üzerinde yürütülen faşist-soykırım savaşı birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Kürt halkının her şeyine düşman olan AKP-MHP faşizmidir. O halde Kürtler üzerindeki katliamlara ve faşist teröre karşı olanlar, en başta İmralı’daki ağır baskı ve tecride karşı çıkmalıdırlar. Kürt sorununun çözümünü isteyenler, en önce İmralı işkence sisteminin sona ermesini ve Önder Apo’nun özgür kalmasını istemelidirler.
Çok açık ki, Kürt sorununun varlığından ve çözümsüzlüğünden herkes sorumludur. Bu sorunu Birinci Dünya Savaşını yürüten ve savaştan galip çıkan güçler ortaya çıkarmışlardır. Sorun suni olarak yaratılan Türk, Fars ve Arap ulus-devletlerinin boynuna bir değirmen taşı gibi geçirilmiştir. Öyle bir Türk, Fars ve Arap milliyetçiliği yaratılmıştır ki, konu Kürtler olunca her türlü insanlık değerlerini bir yana iterek tam bir faşist-soykırımcı haline gelmektedirler. Bu konuda Hitler faşizmini ve soykırımcılığını bile geride bırakmaktadırlar. Ancak bu milliyetçiliği yaratan da ve bugün hala ayakta tutan da Birinci ve İkinci Dünya Savaşını yürüten güçler olmaktadır. Yani küresel sistemi yöneten devletler olmaktadır.
Kürt sorunu üzerinde yaşanan mücadeleden kaynaklandığı için, aynı durum Önder Apo’nun 25 yıldır İmralı zindanına konması ve ağır tecrit altında tutulması için de geçerlidir. Yani 9 Ekim 1998 ve 15 Şubat 1999 komplosunu yapanlar da aynı güçlerdir. O halde hem İmralı işkence sisteminin hala devam etmesinden, Önder Apo’nun ağır tecrit altında tutulmasından bu güçler sorumludur. Yani ABD sorumludur, Rusya sorumludur, Avrupa Birliği Devletleri sorumludur, Ortadoğu’nun ulus-devletleri sorumludur. İmralı tecrit ve işkence sistemi tüm bu güçlerin birlikte ortaya çıkardığı ortak sistemdir. Bizzat CPT tarafından örgütlendirilmiş olan ve denetlenen bir sistemdir.
O halde mevcut sistem altında şimdi uygulanan faşist baskı ve tecrit görmezden gelinemez. Sadece “AKP-MHP faşizmi baskı uyguluyor” denerek durumun üstü örtülemez. Suç sadece AKP-MHP faşizmine yüklenip geçilemez. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden de, Önder Apo’nun bugün İmralı’da ağır baskı ve tecrit altında tutulmasından da söz konusu güçler ortak sorumludur. O halde herkes sorumluluğuna sahip çıkmalıdır. Kürt halkının özgürlük iradesinin İmralı işkence sistemi altında ve ağır tecrit konumunda daha fazla tutulmasına sessiz kalınmamalıdır. CPT elindeki bilgi ve belgeleri kamuoyuna açık etmeli ve Kürt halkına vermelidir. Önder Apo bu konumda tutulurken hiç kimse Kürt sorununun çözümünden ve Kürt halkının özgürlüğünden söz edemez.
Burada şu hususları da eklemekte yarar var. Önder Apo üzerinde uygulanan ağır baskı ve tecrit Avrupa hukukuna terstir ve bu hukukun çiğnenmesidir. Yine Önder Apo’nun 24 yıldır içinde tutulduğu İmralı işkence sistemi de Avrupa hukukuna terstir. Önder Apo’nun bir komplo ile kaçırılarak İmralı’ya konduğunu herkes bilmektedir. İmralı’daki yargılama ve tutulmanın da adil ve hukuki olmadığı yine herkesçe bilinmektedir. İmralı’da 24 yıldır devam eden her şey hukuksuzdur. Ortada açık bir rehine durumu vardır ve rehine tutmak da insanlık suçudur. Sürekli insan haklarından dem vuran Avrupa hukuku, Avrupa Birliği Devletleri ve söz konusu değerlere sahip çıkanlar, bunların Önder Apo yönelik de uygulanmasını ne zaman isteyeceklerdir? Yoksa tıpkı TC Devleti ve AKP Hükümeti gibi, konu Kürtler olunca onlarda mı her türlü değerlerini unutup bir yana bırakmaktadırlar?
24 yıldır İmralı’da her gün insanlığın katledildiği tartışma götürmez bir gerçektir. Dört yıl Ecevit Hükümetinin, yirmi yıldır da AKP Hükümetlerinin İmralı’da tarihin en ağır baskı ve işkence sistemini hayata geçirdiği açıktır. Unutmayalım ki, İmralı sistemini örgütleyen kontrgerillacı Türk generalleri “Apo burada her gün ölecek” demişlerdir. Ama tam 24 yıldır Önder Apo böyle bir sistem
içinde insan üstü bir direnişle özgür ve insanca bir yaşamı yaratmıştır. İmralı’da 24 yıldır yaşanan özgür insan direnişi, herkes de kabul eder ki tarihin en büyük özgürlük direnişidir.
Önder Apo 24 yıldır İmralı’da kendini yeniden ve yeniden yaratarak bugün tüm ezilen insanlığın özgürlük önderi haline getirmiştir. Dehasıyla, kendini yenileme ve değiştirme gücüyle, sabrıyla, özgürlük ve eşitlik değerlerine bağlılığıyla, başta Kürt sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunlar için geliştirdiği barışçıl ve demokratik çözüm tezleriyle özgürlüğün ve barışın sembolü kılmıştır. On cildi aşan Savunmaları ve Kürt sorununun çözümü için hazırladığı Yol Haritası ile sorunların demokratik çözümünün çizgisini ortaya çıkarmıştır. Normal insanın kendini bile yaşatamayacağı İmralı koşullarında yaratılmış olan tüm bu değerler günümüzde insanlığın en büyük teorik hazinesi durumundadır.
Şimdi bu tarihi direnişin ve insan üstü yaratıcı çabanın 25 yılına girilmiştir. Ne yazık ki, tüm bu direnişin sahibi ve değerlerin yaratıcısı olan Kürt Halk Önderi ağır baskı ve tecrit altındadır ve kendisinden haber bile alınamamaktadır. Kuşkusuz bu durumu kabul etmek ve sineye çekmek mümkün değildir. Nitekim Kürt halkı ve demokratik güçler bu durumu kabul etmemekte ve her tarafta ‘Önder Apo’ya Özgürlük’ eylemleri gelişmektedir. Önder Apo’nun tezleri her tarafta tartışılmakta ve fikirleri her alana yayılmaktadır. Kürt halkı ve dostları artık İmralı işkence sistemiyle birlikte yaşamak istememekte ve özgür yaşama ulaşmak istemektedir.
Kuşkusuz bu istem ve bu temelde gelişen özgürlük eylemi tarihin en haklı ve demokratik tutumudur. Kürt halkının İmralı işkence sistemini tümden yok etmek ve Önder Apo’nun özgürlüğünü sağlamak için mücadeleyi daha da yükselteceği ve yayacağı kesindir. Her anı ve her yeri “Önder Apo’ya Özgürlük” eylemleriyle donatacaktır. Önder Apo’nun duruşu ve direnişi bunu gerektirmektedir. Kürt halkının ve dostlarının kesin kararlılığı da bu temeldedir.