Sema Yoldaş Önderlik sahasından sonra Serhed eyaletinde de kararlılık ve iradesiyle...
Yekta Şoreş
Bütün devrimci davalarda ve ulusal kurtuluş hareketlerinde sürekli anılan, anıldıkça kutsallıkla bezenmiş ruhları özgür yaşamların sembolleri olan yüce insanlar vardır. Bütün tarih boyunca zulme başkaldıranlar kendilerini feda ederek kendilerinden sonra gelecek nesillere yaşamların en güzelini verme umudu ve arzusuyla göçüp giderler. Fakat Onlar hep vardır, var oldukça uğurlarında kendilerini feda ettikleri insanlık hep anar onları. Önder Apo bu hususta şu değerlendirmeyi yapıyor: “Her biri bir parça vatan, her biri bir kahraman ONLAR. Özgür bir toplumda bir gül gibi dipdiri yaşayacak. Kıpkızıl bir gül gibi toplumun her köşesini süsleyecek ve özgürlük ateşinin sürekli yanan alevi olacaklardır.”
Onlar hep bizimle. Ondandır gittikçe büyüyen ve büyüdükçe her geçen an zafere daha fazla yaklaşma ve iliklerine kadar hissetmek, yaşamın nurani ve sevgiyle örülü duygusunu. PKK tarihi, yaşamın her anında büyük yiğitliklere şahitlik etmiş ve bu yiğit insanlar yanlış, yoz ve köhnemiş yaşamı asla kabul etmemiş; fakat her zerresine kadar umut, zafer, kutsallık, yücelik, sevgi ve aşk mertebesinde bir bağlılıkla yaşamı ele alıp, onun emrini de veriyor, bu yola baş koymuş tüm değerli insanlara. Sema Yüce, yaşamın en güzel bahar güllerini bile kıskandıran bir PKK militanı. Hücrelerine kadar Önder Apo’yu anlayan, pratikte tüm kudretiyle halkına taşıran örnek bir yoldaş Sema Yüce. O, gelecekteki özgür yaşamın nasılını dosta ve düşmana gösterdi. 1991 yılında Ankara’da okurken katıldığı gerilla saflarında ve daha sonra “Önderlik Sahası”nda özümsediği Önderlik çözümlemeleriyle bir kök hücrenin yaşama tutunmasından, bir fidanın sabırla tüm fırtına, soğuk, sıcak vs. yaşam zorluklarına karşı vermiş olduğu mücadeleden tutun da büyüdükçe yaşama kattıkları esrarengiz güzelliklere, birçok insanın göremediği o sırra varmış ve Apocu ruhla yaşama tutunup var etmek için özgür geleceği sırtlamıştı umut, zafer, sevinç, tebessüm ve hep güzel gören bakışlarındaki ışığı.
Sema Yoldaş Önderlik sahasından sonra Serhed eyaletinde de kararlılık ve iradesiyle Kürdistan Özgürlük Hareketi’nde örnek bir militan olmuş ve Kürdistan kadınının Önder Apo’nun felsefe ve ideolojisini anlayıp bunu aktif mücadeleye seferber ettiğinde neye kadir olduğunun da ispatı olmuştur. Sema Yüce, yakalandığında tüm işkence, zulüm ve baskılara rağmen düşmana sır vermez ve kişiliğinde ektiği Apocu yaşamdan taviz vermez. İşkencecilere direndiği gibi sömürge mahkemelerine de direnir ve siyasi savunmasını yapar. 22 yıl ceza alan Sema Yoldaş, Önder Apo’nun bu sözüne sadık kalır hep: “İçerisi kötü dışarısı iyi, silahlısı kötü silahsızı iyi gibi yersiz ayrımlar varlık ve özgürlük mücadelesinin asli çabasını değiştirmez. İnsan yaşamı ancak özgür olduğunda anlam taşıdığına göre, özgürlüksüz nerede yaşanırsa yaşansın, orası her zaman karanlık bir zindandır.
“İkinci kavram, birincisiyle bağlantı içinde hakikat algısının gelişmesidir. Zindanda tahammül gücünün tek ilacı hakikat algısını geliştirmektir. Yaşamın geneline ilişkin olarak hakikat algısını güçlü yaşamak, yaşamın en keyifli anına, daha doğrusu yaşamın anlamına erişmektir. İnsanlar niçin yaşadıklarını doğru kavramışsa, herhangi bir yerde yaşamak onlar için sorun olmaz. Yaşam sürekli hata ve yalanlar içinde geçerse anlamını yitirir. Böylece yaşamın yozlaşması denen olgu ortaya çıkar. Keyifsizlik, rahatsızlık, kavga, küfür yoz yaşamın doğal sonucudur. İnsan yaşamı hakikat algısı gelişkin olanlar için tam bir mucizedir. Yaşamın kendisi büyük heyecan ve coşku kaynağıdır. Yaşamda evrenin anlamı gizlidir. Bu gizi fark ettikçe, zindanda da olsa, yaşama katlanmak diye bir sorun olmaz. Zaten zindan özgürlük içinse, orada büyüyecek olan hakikat algısıdır. Hakikat algısıyla büyüyen yaşam, en zor acıları bile mutluluğa dönüştürebilir.”
Sema Yoldaş, hep hakikatin arayışçısı oldu. 21 Mart 1998 Newroz’unda düşmanın Önder Apo üzerindeki yönelimlerine dikkat çeker, Önder Apo’ya olan bağlılığını dile getirken “Bijî Serok Apo”, “Bijî Newroz” sloganlarıyla bedenini ateşe verir ve 17 Haziran 1998’de şahadete ulaşırken O gökyüzünde binlerce yoldaşıyla buluşup kalanlara fedai iradesini armağan eder.